Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, ülkedeki susuz alanların hızla arttığını ve su krizinin ciddi boyutlara ulaştığını belirtti. Türkiye’nin son 50 yılda kaybettiği sulak alanların toplamının iki Marmara Denizi büyüklüğüne ulaştığını vurgulayan Kesici, su kaynaklarının korunmaması halinde ciddi sonuçlarla karşılaşılacağını söyledi.

TEMİZ SUYA ERİŞİMLERİ YOK

Dr. Kesici, dünyada 1,2 milyar insanın temiz suya erişimi olmadığını, 2050 yılına kadar ise her dört kişiden birinin tatlı su kıtlığı çeken bir ülkede yaşayacağını ifade etti. Temiz su ve hijyen eksikliğinin 2,8 milyar insanı etkilediğini belirterek, harekete geçilmezse 500 milyon kişinin daha risk altında olduğunu dile getirdi.

SU KAYBINA UĞRUYOR

Türkiye’nin 135 sulak alanının büyük bir tatlı su ve biyolojik çeşitlilik kaynağı olduğuna dikkat çeken Kesici, hatalı su yönetimi, tarımsal faaliyetler, madencilik ve sanayinin sulak alanları tehdit ettiğini söyledi. Seyfe, Kuyucuk ve Meke gölleri tamamen kururken, Sultansazlığı büyük ölçüde su kaybına uğradı. Manyas, Burdur ve Uluabat gölleri ile Göksu, Kızılırmak ve Gediz deltalarında ciddi kuruma ve kirlilik yaşanıyor. Kızören Obruğu’nda ise aşırı su çekimi nedeniyle yeni obruklar oluşmaya başladı.

SULAK ALANLAR YOK OLUYOR

Türkiye'nin önemli su rezervlerinden biri olan Akdeniz Bölgesi'nde (Antalya, Isparta, Burdur) toplam 155 bin hektardan fazla sulak alan bulunuyor. Ancak tarımsal sulamanın artması, yer altı sularının hızla tükenmesi ve hatalı su politikaları nedeniyle bu bölgelerde sulak alanlar hızla yok oluyor. Antalya’da Yamansaz, Boğazkent ve Aksu deltası gibi alanların kaybedildiğini belirten Kesici, su kaynaklarının bilinçsizce tüketilmesinin tarihi mirasları da tehdit ettiğini vurguladı.

BİLİNÇSİZ TÜKETİM

Kuraklığın temel nedenlerinden birinin su kaynaklarının bilinçsiz tüketimi olduğunu belirten Kesici, Türkiye’de su kaynaklarının %80’inin plansızca çekildiğini söyledi. Su kaybının artmasıyla buharlaşma hızlanıyor, bitki örtüsü azalıyor ve toprak daha da kuruyor. Bu sürecin domino etkisiyle iklim değişikliğini hızlandırdığını ifade etti.

Önümüzdeki yıllarda su krizinin daha da derinleşebileceğini belirten Dr. Kesici, mevcut su yönetimi politikalarının gözden geçirilmemesi halinde 2025 ve sonrasında üretim kaybı, içme suyu sıkıntısı ve daha fazla orman yangınıyla karşılaşılacağını söyledi. "Su kaynaklarımız sınırsız değil, sadece yağmur bekleyerek çözüm üretmek imkânsız. Bilimsel tarım uygulamalarına geçilmeli, su kaynaklarına göre şehirleşme ve sanayi planlamaları yapılmalı" diyerek uyarılarda bulundu.   -Haber Merkezi

Kaynak: Haber Merkezi