Alanya Posta Medya ekibi olarak, Yaşam Boyu Onur Ödülü alması münasebetiyle kendisine tebrik ziyareti için gittiğimiz değerli Hocamız Haşim Yetkin'in masası üzerinde duran kağıt kalem dikkatimizi çekti. "Yeni kitap mı hocam ne yazıyorsun?’ dediğimde anlatmaya başladı. Bende kelimesine dokunmadan sizlerle paylaşmak istedik.

İşte Haşim Hoca'nın o yazısı

DOPİNGLİ OLUP OLMADIĞI ARAŞTIRILMAYAN İLAÇLAR GRUBUNDAN

1946 yılı Eylül ayından başlamak istiyorum. Babam beni o zamanki adı Zafer İlkokulu, bugünkü Hayate Hanım İlkokuluna yazdırdı. Okulumuzun iki tane 1.sınıfı vardı. Ben 1/A sınıfındaydım. Öğretmenimiz Zeynep BAŞARAN’dı. Okulun açılışından bir ay sonra başka bir ilçe okuluna tayin olan öğretmenimizin yerine okulumuzun Başöğretmeni Turan ATAÇ geldi. Yılsonuna kadar bize okuma yazmayı, kurallara uymayı o öğretti. İkinci sınıfa geçince bizi bırakıp eşi olan Nilifer Ataç öğretmene teslim etti. Ben ve arkadaşlarım herşeyi ondan öğrendik. Atatürk sevgisini, sevgide sebat-ı insanlık için ne gerekiyorsa hep ondan öğrendik. Ders saatlerinde hep aramızda dolaşır bazen de yanımıza oturur başımızı okşayarak bizlerden ailevi bilgiler alırdı. Kısacası bir öğretmenin öğrencisine ne öğretmesi gerekiyor ise hep ondan öğrendik.

Antalya'nın o mahallesinde vatandaşlar cam bile açamıyor: Çok dertliler Antalya'nın o mahallesinde vatandaşlar cam bile açamıyor: Çok dertliler

Yıllar sonra 1960 yılında Ordu ili Mesudiye kazası Üçyol (Parçı) Köyüne öğretmen olarak atandım. Okulda 80-90civarında bir öğrenci topluluğu vardı. Birleştirilmiş sınıflarda başladık. Bende öğretmenimden öğrendiğim davranışları, ilerleyen yıllarda da meslek derslerinden ve çeşitli uygulamalardan öğrendiklerimi çocuklara uygulamaya başladım. Bir gün sınıfta arka sıralarda oturan bir öğrencinin yanına oturup başından ensesine doğru sıvazlayıp yavrum senin adın ne dedim. Sevinçle "Bilal" dedi. O günkü okul günlüğümün sonrasında oturduğum lojmanın kapısı sert bir cisimle birkaç defa vuruldu. Kalkıp kapıyı açtığımda bir elinde ağzı kapalı bakraç (çitil) bir elinde de biz buralarda buna tahra deriz, orada öğrendiğime göre ‘girebi’ derlermiş. Köy içinde dolaşırken ellerinden eksik etmedikleri bir sopa. Buyurun dedim “Ben Bilal’ın babasıyım. Bugün Bilal’ı sevmişsin. Sana bir bakraç camız (manda) yoğurdu getirdim.”dedi. "Buyrun içeri girin konuşalım" dedim. “ Hocam şimdi çok işim var başka bir zaman gelirim” dedi. Ben kendi kendime düşünmeye başladım. Acaba bu çocuklar sevgiyle hiç tanışmamışlar mı? Diye söylendim. Bu hareket beni kamçıladı. Kızmayı bir tarafa atıp, her konuda sevgiyle yaklaşmaya başladım. Bu köyde 5 yıl kaldım. İsteğim üzerine doğup büyüdüğüm canım memleketim Alanya’ya tayinimi istedim. Yeni açılmış olan Akdam Köyü Okuluna atandım. Burada da aynı yıl içinde köylülerle hoş sohbet içinde köy ve okul için ne lazımsa birlikte yaptık. Okul çevresini cennetten bir köşe yapmaya çalıştık. İçme suyumuz yoktu. Yaklaşık 2 km uzaklıktan köylülerin gayreti ve Köy İşleri Bakanlığı’nın katkılarıyla onu da başardık. 3 ders yılı sonrasında okulumuzu denetleyen Yılmaz AYDIN isminde ilköğretim müfettişinin ısrarı ile beni okuma yazma öğrendiğim Hayate İlkokuluna aldılar. Burada çok kısa bir zaman içersinde köy enstitüsü mezunları olan ablalarım ve ağabeylerim beni aralarına alıp kurulan dostluğun şevki ile eğitim ve öğretime dört elle sarıldık. Bu heyecan ve şevkle 3 dönem mezun ve 1 dönemde okul müdürlüğü sonrasında kendi isteğimle emekli oldum.

27 yıllık öğretmenlik hayatımda başta öğrenci velilerimizle, çok sevdiğim öğrencilerimle, değerli meslektaşlarım ve çevreyle ilgili çalışmalarım herkesin ilgisini çekmiştir. Bu ilginin emeklilik hayatımda da katlanarak zirveye çıktığını gördüm. Çok sevdiğim Alanyama ne yapabilirim derken de hiç boş durmadan sayıları 400-500’lere varan kartpostallarım, doğup büyüdüğüm Alanya ile ilgili çeşitli konuları içeren 7 ayrı kitap yazdım. Hayatta kalıp bu çalışmalarımı gören ve beni yetiştiren hocalarımın takdir odağı oldum.

Herşeyin ötesinde gerek Karadeniz’de gerekse Alanya da yetiştirdiğim öğrencilerimin mesleklerinin zirvesinde olmaları beni son derece mutlu ediyordu.

Ordu Mesudiye Üçyol’daki öğrencilerimden bazılarını İstanbul da bulunan uzak yakın akrabalarıyla ilgi kurup okumalarını sağladım. Kimisi öğretmen kimisi mimar, mühendis kimileri de devlet memurluklarında yerlerini aldılar. Aradan 59 Yıl geçmiş olmasına rağmen buraya kadar gelip beni ziyaret etmeleri , haftayı geçmez telefonla arayanlar, hele hele bir tanesi var ki o dönem babası muhtar olan öğrencim Cevdet YILMAZ Alanya dan bir ev alıp buraya yerleşti. Akdam’a gelince okulun ilk öğretmeni bendim. İçlerinden seçtiğim 3 öğrencimi Alanya ortaokuluna getirip velileri de ben oldum. Oturacak yerleri de yoktur. Kayınvalidemin evi büyüktü evin bir odasında köyden gelen yiyecekleri ile Alanya Lisesini bitirip ikisi öğretmen biriside Hacettepe biyokimya yı kazandı. İkisini sizler tanırsınız birisi Alanya Lisesi Müdür Yardımcısı Emin TUNCER birisi Alanya Öğretmenevi Müdürü Abdulkadir TUNCER'dir. Onlar şimdi bugün emekli hayatını yaşamaktadırlar. Şimdi gelelim Alanya'ya. Burada 3 dönem öğrenci yetiştirdim. Bunların %95 i üniversite mezunu, ayrıca ders saatleri dışında açtığım kurslarla o devirde herkesin ilgi odağı olan maarif kolejleri vardı. Öğrencilerimden girdikleri sınavlarda başarılı olup İzmir-Bornova, İstanbul-Kadıköy -, Konya maarif kolejleri, Fransız Senbenova Lisesi ve Galatasaray Lisesi sınavlarını kazanarak mezun olanlar bugün sayısız öğretmen, mimar mühendis, avukat, subay , şehir plancısı, tıp doktoru, hemşire, ebe, laborant, ziraatçi oldular. Öyle ki ziraatçilerden ikisinin ünleri Alanya dışına taştı. Muz kralları Şükrü Ağaoğlu ve Hüseyin Güllüoğlu bunlar hayata atıldıktan sonra beni hiç yalnız bırakmadılar. Her öğretmenler gününde Antalya’dan, Ankara’dan , İstanbul’dan, İzmir’den, Mersin’den her 24 kasımda birleşip Alanya'da birlikteliğimizi sağlarlar.

Hele hele 2023 yılı öğretmenler gününde açtığım fotoğraf sergimi ve son çıkan “MUZUN DOĞDUĞU YER ALANYA” adlı kitabımın imza gününde Alanya'daki öğrencilerim bir araya gelip görev taksimi yapmışlar. Sergi süresince gelen misafirlere ikram edilmek üzere Muz, Avokado, S pasta, Portakal sergileri açıp ikramda bulundular. Muz krallarımız Şükrü Ağaoğlu ve Hüseyin Güllüoğlu meyve sergilerini organize ettiler. Doktor Dilek Akman ve kardeşi Emine ile birlikte S Pasta ikramlarını yaptılar. Ben emekli olalı 38 yıl oldu. Bu kadar yıldır birlikteliğimiz devam ediyor.

Kendi aralarında sosyal medyada Haşim Hoca’nın çocukları isimli bir grup oluşturmuşlar. Beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Şimdi gelelim takdirname ve ödül konusuna gerek meslek hayatımda ve gerekse emekliliğimde aldığım ödüller kitaplarımda yerlerini almışlardır. Bu yıl 22.sini yaptığımız Kültür, Sanat ve Turizm Festivalinde Belediye Başkanımız Sayın Osman Tarık Özçelik’in Alanya Halkı adına sunduğu “2024 YAŞAM BOYU BAŞARI ÖDÜLÜ” Festival alanında Alanya Kaymakamı Sayın Dr. Fatih Ürkmezer ile birlikte Belediye Başkanımız Osman Tarık Özçelik ve festivale gelen onur konuklarıyla birlikte bana sunuldu. Başarı ödülü metnini de sizlere aynen yazıyorum: 2024 YAŞAM BOYU BAŞARI ÖDÜLÜ: “SAYIN HAŞİM YETKİN SİZ; ALANYA’NIN HAŞİM HOCASI KÖKLERİNİZE SIKI SIKI BAĞLI BİR İNSAN OLARAK EĞİTİMCİ KİMLİĞİNİZLE BİNLERCE ÖĞRENCİYE EĞİTİM VERDİNİZ VE BUNDAN ASLA VAZGEÇMEDİNİZ. BİLGİLERİNİZ BİZE IŞIK VE İLHAM VERDİ. FOTOĞRAFÇI KİMLİĞİNİZLEDE ALANYA’NIN TURİZMİNE VE TANITIMINA KATKI SAĞLADINIZ. KİTAPLAR YAZDINIZ. ALANYA’NIN DEĞERLERİNİ ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİNİZ. SİZ ALANYA’NIN BİR DEĞERİSİNİZ. ALANYA HALKI ADINA SİZE BİNLERCE KEZ TEŞEKKÜR EDERİZ.” ALANYA BELEDİYE BAŞKANI OSMAN TARIK ÖZÇELİK.

Tören sırasında beni duygulandıran sahnelere gelince: Tören alanında bana protokol sırasından bir yer ayrılmış. Yerime oturup sağıma soluma ve arkama bakınca kimleri gördüm kimleri. Bir Alanya mozaiğine benzettiğimiz Dostlar Grubu başkan ve üyeleri ki bu üyeler, rahatsızlığım sırasında Antalya'da iki ay süre ile tedavi edilmem gerektiğinde bu dostlar beni sırayla her gün Antalya – Alanya arasında götürüp getirmek istediler. Ancak oğullarım her gün bu durumun tekrarlanması sağlığa zararlı olur diye teşekkür edip konuyu kapattılar. Grubumuzun hemen yanında Eski Belediye Başkanımız Av. Hasan SİPAHİOĞLU ve bir grup öğrenci topluluğunun hele içinde birisi vardı ki sormayın sadece belediye başkanımızın bana verilecek ödül sırasında yanımda olabilmek için İstanbul’dan uçak ile gelip geri dönen eski öğrencilerimden Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölüm başkanı Dr. Fikret Hacıkura Soner’i görünce duygularıma yenik düştüm.

Şimdi gelelim Belediye Başkanlarımıza ben 1946'da okula başladığıma göre o dönemdeki Belediye Başkanımız Şükrü Ulusoy’dur. İlkokul yıllarımı hiç unutmam. Ulusal Bayram Törenleri Kuyular önü Meydanında Bembeyaz akasya çiçekleri arasında yapılırdı. Belediye Başkanımız bize şekere batırılmış muşmala ve küçük küçük elmalar top şeklinde bütün öğrencilere dağıtılırdı. 5 sınıflı Zafer (Hayate), 3 sınıflı daha sonra 4 sınıflı olarak ortaokulun alt katında 1964 yılında da 5 sınıflı olarak Barbaros adıyla yeni yapılan kendi okuluna taşındı. 4 ve 5 sınıflı Barbaros ve 2 sınıflı Hacet daha sonra Dr. Ali Nazım Köseoğlu tarafından 1949 da 5 sınıflı bir okul oldu. Ayrıca 1947, 1948 ders yılında da açılan ortaokul vardı. Bütün okullar o meydana sığardık. O bayramları hemen gelsin diye iple çekerdik. İşin içinde şeker var. Çocukluk bu ya unutulmaz günlerdi. Ödül sonrası beni evime getirdiler. Telefonum hiç susmadı. Kutlayan kutlayana. Hele içlerinden biri orta okuldan sınıf arkadaşım “ Haşim kısa konuşman sırasında hastalığınla ilgili ilaç ve doping kelimelerini kullandın. Ona bi açıklık getirir misin?” dedi.

İlaç konusu : Yeni seçilen Belediye Başkanı Sayın Osman Tarık Özçelik yanında ekibi ile birlikte seçilişinin 2.gününde evime geçmiş olsun ziyaretine geldiler. Ödül töreni sırasında da Belediye Başkanımızın konuşmasının hitap kısmında protokol üyelerini sıralarken son bölümünde de bana hitaben Sayın Hocam demesi de doping oldu. Burada şunu da açıklamam da yarar vardır. Geçmişin Belediye Başkanlarıyla da çok yakın ilişkilerimiz oldu. Merhum İzzet Azakoğlu’nun uzaktan gelen misafirlerine istek üzerine Alanya Panoramaları tarafımdan yapılıp sunulmuştur. Cengiz Aydoğan ile ilgili birlikteliğimiz o yıllarda o belediye başkanı iken ben Meclis Üyesiydim. Bana sıksık “Sayın Hocam şu senin kartlar ve kitapların olmasa ne yapardık” derdi. Gelelim Hasan Sipahioğlu Başkanımıza: sıksık beni arar “Hocam siyasi olmayan bir konu için aradım. Şu otobüs duraklarına kimseyi incitmeden isim vermek için ne düşünürsünüz” deyince otobüs duraklarını tek tek gezip o bölgede isim yapmış şöhretlerin isimlerinden başlayarak görevlerimi tamamladım. Sayın Başkanın Alanya adına yapılan bütün etkinliklerinde yanında oldum. Kendisi de bir meclis kararıyla şimdiki huzur evinin alt kısmından TAVŞANDAMI’na varıncaya kadar bir yol açtırıp ALANYA BELEDİYESİ HAŞİM HOCA YAŞAM BOYU YÜRÜYÜŞ ALANI levhalarını bir pazar günü sağlıklı yaşam yürüyüşçüleriyle birlikte taktılar. Sonuç olarak halkımızın oylarıyla seçilen belediye başkanlarımıza, emeği geçen Belediye Birim Amirlerine, Müze Müdürü Seher TÜRKMEN‘e etkinliğe katılıp destek veren hemşehrilerime, 70 yıllık fotoğraf arşivimden zaman tünelinden geçerek benim için sergi hazırlayan oğlum İlhami’ye, oğlum İsmail’in eşi tarafından çekimler yapıp evdeki hasta eşime taşıyan canlarıma, sosyal medyadan takip edip teşekkürlerini mesajlarıyla gönderen tüm öğrencilerime, can dostlarıma sonsuz teşekkürler. -Haber Merkezi

Kaynak: Haber Merkezi