29 Kasım 2024 Cuma akşamı saat 22.13’te Akdeniz’de, Gazipaşa açıklarında Richter ölçeğine göre 4.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünü 5.2, odak derinliğini ise 9.8 kilometre olarak duyurdu.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) verilerine göre ise deprem 34.79 kilometre derinlikte gerçekleşti. Gazipaşa ve Alanya başta olmak üzere çevre ilçelerde hissedilen deprem kısa süreli korku ve paniğe yol açtı. Vatandaşların birçoğunun soğuk havaya rağmen evlerini terk ederek sokaklara çıktığı görüldü.
Yetkililerden yapılan açıklamalara göre, depremde can kaybı veya maddi hasar meydana gelmedi. Ancak yaşanan deprem, uzmanların ve yerel yetkililerin dikkatini bir kez daha depreme karşı hazırlık konusuna çevirdi.
UZMANLARDAN DETAYLI AÇIKLAMALAR
Depremin ardından İnşaat Mühendisleri Odası Alanya Temsilciliği Başkanı Emrah Yılmaz, Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi İhsan Erman Kaptanoğlu Alanya Postası Gazetesi’ne kapsamlı açıklamalarda bulundu. Uzmanlar, bölgenin deprem riskine yönelik bilimsel ve teknik değerlendirmeler yaparak alınması gereken önlemleri vurguladı.
“DEPREMLER DEĞİL, BİNALAR ÖLDÜRÜR”
İnşaat Mühendisleri Odası Alanya Temsilciliği Başkanı Emrah Yılmaz, deprem sonrası yaptığı açıklamada Alanya’nın deprem bölgesi olmadığına dair yanlış algılara dikkat çekti ve bölgedeki yapıların durumuna dair önemli bilgiler paylaştı.
Yılmaz, “Dün gece Alanya açıklarında meydana gelen depremi hepimiz hissettik ve tedirgin olduk. Ülkemiz deprem kuşağında ve bizler depremlerle yaşamaya alışmalıyız. Alanya deprem bölgesi değil, Alanya’da deprem olmaz düşüncesi doğru değildir. Depremler oluyor ve olmaya devam edecek. Bizler depremlerden depreme dayanıklı binalarla korunabiliriz.
İnşaat Mühendisleri olarak Alanya’da deprem yönetmeliğinin gerektirdiği şekilde depreme dayanıklı projeler üretiyoruz. Bu yapılar imalat esnasında Yapı denetimler tarafından kontrol edilerek projesine uygun şekilde yapılıyor. Yapı denetim sistemi binaların depreme karşı dayanıklı üretilmesi için kurulmuş bir sistemdir. 6 Şubat depremlerinde Yapı denetim hizmeti almış binalar performansı gösterdiler.
Yapı denetimli binalarda oturan vatandaşların endişelenmesini gerektirecek bir durumun olmadığını düşünüyorum. Alanya’nın en büyük sorunu 2000 yılı öncesinde yapılmış çok fazla yapının olması. Bu yapıların depreme karşı dayanıklılığı araştırılması gereken bir konu. Basın da zaman zaman deprem dahi olmadan kendi kendine yıkılan eski binaların haberlerini görüyoruz. Bu tarz yapılar Alanya’da da mevcut.
Riskli yapıların tespit edilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümün Alanya’da hızlanması ve eski yapıların depreme dayanıklı olarak tekrar yapılması gerekiyor. Vatandaşlarımızın daire metrekarelerinin küçülmesini istemedikleri için kentsel dönüşümden uzak durduklarını gözlemliyoruz. Hiç bir şey can güvenliğinden önemli değildir. Bu nedenle vatandaşlarımız depreme karşı duyarlı olmalı, binalarını kontrol ettirmeli gerekli ise güçlendirme yada kentsel dönüşüme başvurmalıdırlar” dedi.
“BİNALAR DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRİLEBİLİR”
Ayrıca, Alanya’daki yapıların karşılaştığı bir diğer soruna da dikkat çeken Yılmaz, “Alanya’daki yapılar hakkında gözlemlediğimiz bir diğer sorun basit tadilat adı altında yapıların taşıyıcı sistemlerine zarar verilmesidir.
Bir bina 2000 yılı sonrasında yapılmış olsa bile taşıyıcı sistemine zarar verilmişse depreme karşı dayanıklı olmayabilir. Binalarda tadilat nedeniyle kolon ve kirişlere zarar verildiği, döşemelerin kesilerek merdiven ya da yük asansörleri eklendiğini, zemin kattaki dükkanlarda çelik sundurmaların bina kolonlarına kaynaklandığını görüyoruz.
Bu tarz mühendislik hizmeti almadan yapılan tadilatlar binaların depreme karşı dayanıklılığını olumsuz yönde etkiler. Vatandaşların yaşadıkları binalarda bu tarz tadilatların mühendislik hizmeti almadan yaptırılmasına izin vermemeleri tavsiye ediyorum. İnşaat Mühendisleri olarak bizler depreme dirençli bir Alanya için kamu kurum ve kuruluşlarıyla koordineli olarak sürekli çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Lakin depreme dirençli bir Alanya oluşturmak için tüm vatandaşlarımızın depreme duyarlı olmaları gerekiyor. Deprem değil çürük binalar öldürür. Çürük binalar da ancak güçlendirme ya da kentsel dönüşümle depreme dayanıklı hale getirilebilir” diye konuştu.
“SİSMİK BOŞLUK VE DEPREM DİNAMİKLERİ”
Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi İhsan Erman Kaptanoğlu ise deprem bölgesine yönelik detaylı teknik analizlerde bulundu. Kaptanoğlu, “29 Kasım 2024 tarihinde saat 22.13 dolaylarında Akdeniz içerisinde Antalya Körfezi açıklarında AFAD’ın ilksel çözümlerine göre yaklaşık 35 km odak derinliğinde 4,8 büyüklüğünde, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün ilksel çözümlerine göre de yaklaşık 10 km odak derinliğinde 5,2 büyüklüğünde hafif-orta şiddetli bir deprem meydana gelmiştir.
Depremin derinliği ve büyüklüğü ilksel çözümler olup, daha sonraki çözümlemelerle revize edilecektir. Depremin merkezi, Alanya’ya yaklaşık 85 km, Gazipaşa’ya yaklaşık 75 km uzaklıktadır. Antalya Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre bölgede herhangi bir olumsuzluk tespit edilmemiştir.
Bu deprem Ege-Kıbrıs yayının Aksu’ya doğru uzanan Aksu Bindirmesi üzerinde oluşan bir deprem olup, Antalya Körfezi’nde sıkça rastlanan, orta derinlikte ve hafif-orta kuvvette kırılmanın sonucu oluşmuş bir depremdir.
Bu bölgede Akdeniz içerisinde çukurluklar ve hendekler olup, sismik boşluk olarak tanımlanan bir bölgedir. Sismik boşluk, eskiden büyük depremler yaratmış olup, uzunca bir süredir suskun olan ve deprem üretmesi beklenen fayların olduğu bölgelere verilen bir addır.
Afrika Levhası’nın, Anadolu Levhası’nın altına daldığı, Ege-Kıbrıs yayının kuzey yönünde gelişen ve sismik boşluk olarak tanımladığımız bölgede ve bu yayın ülkemiz tarafında kalan Akdeniz Körfezi’nde her yıl çeşitli büyüklüklerde çok sayıda deprem meydana gelmektedir” ifadelerini kullandı.
“MÜHENDİSLİK VE BİLİM ÇÖZÜMLERİNE YAKLAŞMALIYIZ”
Kaptanoğlu, bölgenin tektonik özelliklerine dair daha fazla detay paylaşarak, sismik boşluk ve Helen Yayı gibi önemli kavramlara değindi. Kaptanoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi; “Artık sıkça bahsettiğimiz için, herkesin de bildiği gibi Afrika Levhası, Ege-Kıbrıs ve Helen Yayı boyunca Anadolu Levhasının altına dalmaktadır.
Bu dalmanın derinliği Akdeniz içerisinde ortalama olarak yaklaşık 60 km derinde, kara içerisinde ise ortalama olarak yaklaşık 105 km derinde olmaktadır. Bu yüzden Akdeniz’de 60 km’den daha yüzeye yakın oluşan derinlikleri bizler Anadolu Levhası içerisinde olmuş deriz. 29 Kasım 2024 depremi de derinliğinin 35 km olması sebebiyle odak noktasının Anadolu Plakası içerisinde olduğu bilgisini bize vermektedir. Bu da depremin Alanya’da neden şiddetli hissedildiği hakkında bize bilgi verir. Eğer kırılmanın odak noktası daha derinde Afrika Plakası içerisinde gelişmiş olsaydı bu kadar şiddetli hissedilmezdi.
Deniz içerisinde oluşan depremler, denizin ‘pillow effect’ denilen bir yastık etkisi ile depremde oluşan dalgaların enerjisinin soğurulmasına (azalmasına) sebep olmaktadır. Bu bölgemiz için bir avantajdır. Kabaca konuşacak olursak, ivme değeri ne kadar yüksek ise depremin şiddeti o kadar yüksek olmaktadır. İvme değerleri faya yakınlık ve yerel zemin sınıfı ve cinsi ile yakından ilgilidir. Mesela sahil bandına ve dere, ırmak, akarsu gibi suya yakın alüvyon yerlerde sarsıntılar daha çok hissedilir. Bunun sebebi ise alüvyon zeminlerde deprem dalgasının genliğinin büyük olmasıdır.
Yani alüvyon zeminlerin depremi büyütme etkisi, kaya zeminlere göre yaklaşık 3-5 kat daha fazladır. Son dönemlerde Antalya Havzası üzerinde 4,5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin sayısında bir artış gözlenmekte olup, özellikle Ege Yayının Aksu bindirmesi ve bu bölgedeki sismik boşluk olarak adlandırılan bölge dikkatle izlenmelidir. Unutulmamalıdır ki depremler afete dönüşmek zorunda değildir.
Deprem bilinçli ülkelerin yaptığı gibi en ufak bir depremde panik olup sokağa dökülmek yerine yapı stoklarımızı elden geçirip güvenli yapılar inşa etmeliyiz. Bizi koruyacak olan mühendislik ve bilim çözümlerine daha fazla yakınlaşmamız gerektiği aşikardır.” -Alkın BİRİCİK