Almanya merkezli bir araştırma ekibi, bu mantarın içerisinde daha önce bilinmeyen üç farklı kimyasal madde bulunduğunu belirledi. Bunlardan özellikle biri—oligoporin D—etkileyiciliğiyle öne çıkıyor. İnsan vücudunda acı tat algısından sorumlu 25 reseptörün tamamı test edildiğinde, TAS2R46 reseptörüne karşı bu maddenin inanılmaz derecede hassas bir tepki oluşturduğu görüldü.


BİR GRAMI YÜZLERCE KÜVETİ ACILAŞTIRIYOR 

Laboratuvar testleri, yalnızca 63 mikrogramlık (litre başına 0.063 mg) oligoporin D’nin tat fark edilirliği sınırını aştığını ortaya koydu. Öyle ki bu maddenin yalnızca 1 gramı, 100'den fazla dolu küvet suyu acılaştırabilecek kadar güçlü.


ACI, SADECE DİLDE DEĞİL 

Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri de, acı tat reseptörlerinin yalnızca dilde değil, vücudun farklı bölgelerinde—mide, bağırsak, kalp, akciğer ve hatta bazı kan hücrelerinde—bulunduğunun ispatlanması oldu. Bu durum, acı tadın sadece tat alma değil, aynı zamanda fizyolojik sinyallerle bağlantılı daha karmaşık bir algı mekanizması olduğunu gösteriyor.


HER ACI ZARARLI DEĞİL

Toplumda yaygın kanının aksine, aşırı acı bir tat her zaman toksik etki anlamına gelmeyebilir. Örneğin, ölümcül Amanita phalloides mantarı neredeyse hiç tat barındırmazken, Amaropostia stiptica’nın içerdiği bileşiklerin son derece acı olmasına rağmen toksik olmayabileceği düşünülüyor.

Leibniz Gıda Sistemleri Biyolojisi Enstitüsü’nden biyolog Maik Behrens, bu tür çalışmaların, hem gıda güvenliği hem de tıp alanında acı bileşiklerin olası etkilerini anlamada önemli rol oynadığını ifade ediyor.

Bu yeni bilgiler, gıda teknolojisi, ilaç geliştirme ve tatlandırıcı araştırmalarına yepyeni ufuklar kazandırabilir. -Haber Merkezi 

Kaynak: Haber Merkezi