Gündoğmuş'ta 2 bin 350 rakımlı karlı zirveleriyle ünlü Eğrigöl Yaylası, bu bahar yürek burkan bir sessizliğe büründü. Yıllardır kırmızı dağ laleleri, mor ve sarı çiğdemleriyle göz kamaştıran yayla, insan baskısı ve iklim değişikliğinin acı sonuçlarıyla ilk kez rengarenk çiçeklerinden mahrum kaldı. Doğanın bu eşsiz tablosunun yerini ise mangal atıkları, drift yapan araçların açtığı derin lastik izleri, çöpler ve boş mermi kovanlarının oluşturduğu içler acısı bir manzara aldı.
ÇİÇEK ŞÖLENİ YAŞANMADI
Antalya ve Konya sınırında yer alan Toros Dağları'nın zirvelerinden Geyik Dağları eteklerindeki Eğrigöl Yaylası'na, karlı yollar nedeniyle araçla ulaşım oldukça zordu. Doğa yürüyüşçüleri ve fotoğraf tutkunları, bu eşsiz güzelliğe ulaşmak için 22 kilometrelik zorlu bir yürüyüşü göze alırdı. Ancak bu yıl, yaylada beklenen o muhteşem çiçek şöleni yaşanmadı.
BÜYÜK ÜZÜNTÜ YAŞANDI
Her yıl Eğrigöl'e yürüyüş yapan deneyimli doğa gezgini ve dağcı Hasan Hüseyin Kahrıman, karşılaştığı manzara karşısında büyük bir üzüntü yaşadığını dile getirdi. Normalde bu mevsimde yaylaya giden yolların karla kaplı olması gerektiğini, Gündoğmuş ve Hadim Belediyelerinin de çiçeklerin zarar görmemesi için yolları mayıs sonuna kadar açmadığını belirten Kahrıman, "Ama bu sene hem kar yok hem de çiçekler maalesef açmamış" ifadelerini kullandı.
ACİL ÇAĞRIDA BULUNDULAR
Eğrigöl'ün korunması için acil bir çağrıda bulunan Kahrıman, "Eğrigöl acil olarak milli park olmalı. Tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Çiçeklerin göz kamaştırdığı göl kenarında ateş yakılıyor, yakılan yerde uzun süre hiçbir bitki bitmeyecek, çiçekler olmayacak. Göl kenarında silahlar atılıyor, gürültüden gölde yaşayan kuşlar tedirgin oluyor, yuvalarına giremiyor. Önceki yıllarda çayırlarda yapılan driftlerin yarası kapanmadan birkaç misli daha fazla araçla drift atılıyor. Göl kenarında lastik yakılmış. Piknikçilerin bazıları çöplerini olduğu gibi bırakıyor" diyerek yaşanan tahribatın boyutunu gözler önüne serdi. Kahrıman ayrıca, bölgedeki çiçeklenmenin en önemli unsurlarından olan koyun ve keçilerin de yapılan baskı nedeniyle otlamaya ve su içmeye yanaşamadığını, bu durumun doğal gübrelemeyi ortadan kaldırarak çiçeklenmeyi olumsuz etkilediğini vurguladı.
Yaban Hayatı Uzmanı Gökçe Coşkun ise Eğrigöl'ün sadece görsel güzelliğiyle değil, aynı zamanda endemik Toros yer sincapları gibi birçok canlı türünü barındıran hassas ekosistemiyle de önemli bir değere sahip olduğunu vurguladı. Sincaplar ve boz kuyrukkakan gibi kuş türleri arasındaki simbiyotik ilişkiye dikkat çeken Coşkun, "Bu hassas döngü, bölgenin yaban hayatı açısından eşsiz bir denge sunduğunu göstermektedir" dedi.
Doğal alanların sosyal medyada popülerleşmesiyle artan ziyaretçi sayısının anlaşılabilir olduğunu belirten Coşkun, "Ancak bu ilginin beraberinde getirdiği tahribat endişe verici. Eğrigöl gibi özel bölgelerin korunarak ziyaret edilmesi hem doğal dengeyi hem de bu güzelliğin sürdürülebilirliğini garanti altına alır. Ne yazık ki bilinçsizce yapılan mangal, araçla araziye girip drift yapma, ateşli silah kullanımı gibi davranışlar sadece çiçekleri değil, bu çiçeklerle beslenen böcekleri, bu böceklerle beslenen kuşları, tüm yaban hayat döngüsünü tehdit etmektedir" uyarısında bulundu. Coşkun, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bu tür tahribatlara yol açanlara caydırıcı cezalar uygulaması ve bölgeye uyarı levhaları asılması gerektiğini belirterek, Eğrigöl'ün korunmasının tüm toplumun sorumluluğu olduğunu sözlerine ekledi. -Haber Merkezi