Birincisi mi yoksa ikincisi mi olduğunu tam bilemiyorum ama, Sultan Mahmut’lardan birine “kısmeti bağlı” bir adamdan söz etmişler…
Sultan merak etmiş ve adamı bir de kendisi denemek istemiş…
Sultan’ın emriyle koca bir tepsi baklava yapılmış ve üst tabakadan başka tepsinin her tarafına görünmeyecek şekilde altın dizilmiş…
Sultan Mahmut, içi altın dolu baklava tepsisini “kısmeti bağlı” şahsa göndermiş ve takip edilmesini emretmiş…
“Kısmetsiz adam” tepsiyi alıp, yolda yürürken bir tanıdığına rastlamış, her isinin de olaydan haberi yok tabi…
Yolda rastlanılan tanıdık, “kısmetsiz adamın” durumunu bildiği için, tamamen “hayırseverlik” duygusuyla, “Yahu senin bakladan çok paraya ihtiyacın var, al şu iki altını tepsiyi bana ver” demiş ve tepsiyi satın almış…
Sultan Mahmut, bunu öğrenince derin bir “fesüphanallah” çekerek, adamın, her gün geçtiği köprünün, her gün geçtiği tarafına altın dizilmesini emretmiş…
“Kısmetsiz adam” tam köprüye gelince, “yahu” demiş, kendi kendine, “hep aynı taraftan geçiyorum, bu gün de diğer taraftan geçeyim, bir değişiklik olsun”…
Yola dizili altınları göremeden köprüden geçip gitmiş…
Sultan Mahmut bu hikayeyi de duyunca, “kısmetsiz adamı” yaka paça beylik arazilerden birine getirmelerini emretmiş…
Araziye getirilen adam korkudan tir tir titrerken, eline bir kasnak verilmesini emretmiş ve adama, “bu kasnağı atabildiğin kadar uzağa atacaksın. En son durduğu yere kadar olan arazi senin olacak” demiş…
Adamımız korku içinde ve “cılız bir şekilde” kasnağı öyle bir savurmuş ki, kasnak havada bir yay çizerek, gelmiş ayaklarının dibine düşmüş…
Hayretler içinde kalan Sultan Mahmut, “getirin onu” diye bağırmış ve doğruca hazineye gitmişler…
Burada adama bir kürek verilmesini emretmiş ve “daldır küreği, ne gelirse senindir” diye bağırmış…
Adam yine korku ve heyecandan “küreği ters daldırmış” ve gele gele bir metelik gelmiş…
Sultan Mahmut ellerini açmış ve çaresizlik içinde, o meşhur lafı etmiş:
“Vermeyince mabut, neylesin Sultan Mahmut”…
Bu hikaye, Alanya’nın yeni Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven’in görevine başlar başlamaz, Alanya’nın geleceği ile ilgili yaptığı açıklamaları görünce aklıma gelmişti aslında ama son iki gündür gündemimde “Alanya Tıp Fakültesi binası” olayı olduğu bu mevzuya girememiştim…
Dün, Alanya’nın “çiçeği burnunda” Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven’le, medya mensupları olarak tanışma şansımız oldu…
Kaymakam Tanrıseven, bu toplantı da Alanya’nın geleceği ile ilgili olarak hayli iddialı konuşup, özetle “Alanya’yı Türkiye’nin Miamisi yapacağız” dedi…
Yanlış anlaşılmasın sakın, buna hiçbir itirazım yok…
Keşke olabilse, keşke yapabilsek hep birlikte…
Ama…
Bunu başarabilmek için Alanya’nın “Ankara’dan, yani hükümetten çok ama çok torpilli olması lazım”…
Bir başka deyişle, bana göre şimdiye kadar “Devlet imkanlarından faydalanma” anlamında, yukarıdaki hikayede anlattığım adam gibi, “kısmeti bağlı” olan Alanya’nın, bu kısmetsizliğine acilen bir çözüm bulunması lazım öncelikle…
“Alanya’yı, Türkiye’nin Miamisi yapacağız” demek, Alanya adına elbette “umut verici”, elbette “kulağa hoş gelen”, elbette “Alanya halkını heyecanlandıran” bir söylem…
Hatta ve hatta, “bizleri de gaza getiren” bir söylem…
Ama, bunu yapabilmek öyle “çok kolay” bir iş değil…
Uzun lafın kısası, Alanya Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven, görevine başlar başlamaz ”çıtayı çok çok yükseklere çıkardı”…
Tekrar ediyorum, “yanlış anlaşılmasın”, bunu “olumsuz” bir tavır ya da söylem olarak algılamıyorum…
Çok fazla “hayalci olmamak” şartıyla, “büyük düşünmenin” harika bir tarz olduğunun da çok iyi bilincindeyim…
Bu memlekette yaşayan her “iyi niyetli” vatandaş gibi, bizlerin de Alanya adına “güzel düşüncelerimiz, isteklerimiz, arzularımız” elbette var…
Ama dediğim gibi, sadece “konuşmakla” olmaz bu işler, olmuyor…
Kaymakam Dr. Hasan Tanrıseven, genç, geçmişi başarılarla dolu, heyecanlı, devletini ve halkını seven ve “üretmek” isteyen bir yönetici, bu belli…
Görevine başlar başlamaz, “çok yükseklere çıkardığı” çıtanın seviyesine ulaşmak adına yapacağı pek çok icraat olacaktır mutlaka…
Bizler de bu “büyük hedeflerin” gerçekleşmesi adına elimizden gelen desteği vereceğiz…
Yeter ki, “Alanya’nın kısmeti” açılsın…
- - - -