Toplumun en küçük yapı taşını oluşturan aile; aile fertlerini içinde barındıran ve uyum ile mutlu bir şekilde hayatlara eşlik etmeleri beklenen bir kurumdur. Aile fertlerinin birbirleriyle uyum ve işbirliği şeklinde hayatlarına eşlik etmeleri aile saadeti dediğimiz kavramı yakalayabilmeleri açısından önem teşkil etmektedir. Aile saadeti olan aile meclislerinde birbirini dinleyen, sürekli iletişim halinde olan, birbirleriyle işbirliği şeklinde bir yaşam benimsemiş, görev dağılımının üst düzeyde olduğu, hayatın müşterek olduğu bilincini idrak etmiş, hayatın birçok noktadan kolaylaştığı sinerjik bir havanın oluşması muhtemel olduğu ortamlardır.

Aile saadeti için 5S formülünün içeriği nedir peki? Bunlar sevgi, saygı, sorumluluk, sadakat ve sabırdır. 5S formülünde ki öncüllerden biri ya da bir kaçı eksik olursa ya da hiç olmazsa aile saadetinden söz etmek güçleşir. Aile sağlam zemine oturmuş ve sağlıklı ilişkilerin kurulduğu bir ortam olmaktan çıkabilir denilebilir.

Sevgi, çok önemli bir dinamiktir. Fertlerin birbiri ile kurdukları sevgi bağı, birbirlerine yakın hissettiren bir dinamiktir. Sevginin olduğu ortamlarda kalplerin ısınmışlığı vardır. Aile bireyleri birbirlerine daha güçlü kenetlenecek ve inandıkları yolda yürüyeceklerdir. Bu özel duygu bireyin yaşamında ilk zamanlarına temas eder. Yani bebeklik dönemine. Bebeğin bakım veren kişi ile kurması beklenen sevgi bağı ve güvenli bağlanma neticesinde bebek sağlıklı bir şekilde gelişimini ilerletecektir.

Güven duygusunun oluşabilmesi içinde aranan bir dinamik olan sevgi de, bireyler bir birlerine sevgi beslemezlerse orada korku ya da güvensizlikten söz edilebilir.

Saygı, olmazsa olmaz bir dinamiktir. Sevgide serbestlik, saygıda ise mecburiyet vardır. Saygılı ailelerde ilişkiler daha seviyeli ve sağlıklı ilerlediğini gözlemlemekteyim. Saygının olmadığı bir ortamda kişi kendisini değersiz, işe yaramaz ve haklarına saygı duyulmamanın verdiği bir ortamda kötü hissedebilir. Saygı duyulan ortamlarda birey bir şahsiyet olduğunu hissedecek ve

değerlilik eşiğinin yüksek olduğunu bilecektir. Saygılı olmak ve saygı duyulmak önem arz eden ve evliliğin ömrünü uzatan durumlardandır. Bunun içinde sağlıklı ve şiddetsiz iletişim olmazsa olmazdır.

Sorumluluk, sorumlu olduğun durumların farkına varıp, bunları yapma bilincinde hareket etmektir. Sorumluluk bilinci gelişmiş bireyler başarı odaklı ve kendini geliştirme noktasında iyi oldukları söylenebilir. Sorumsuz bireylerin, sorunlu bireyler olduğunu düşünmekteyim. Aileleri için herkesin bir sorumluluk payı ve görevi vardır. Birey bunların farkında ve zamanında sorumluluk üstlenmesi önem arz etmektedir.

Sadakat, aile saadeti içinde belki de en önemli durumlardan bir tanesidir. Birçok sorunlu evlilikte sadakatsizlik durumu olduğunu gözlemlemekteyim. Sadakatsizlikle beraber güven problemi de gelişmektedir. Güvenin olmadığı ve eşlerin birbirini aldattığı evliliklerde o evliliğin ömrü kısalabilir ve hatta bitebilir. Güven oluşması zaman alan bir bina gibidir. Aylar ve hatta yıllar alabilir ancak güveni zedelemek ya da yıkmak dakikalar ya da saniyeler içinde olabilir. Sadakatsizlikte binanın çökmesi gibidir. Ve molozlar kalmıştır geri de. Binanın eğer ki tekrar inşa edilmesi isteniyorsa öncelikli olarak molozların temizlenmesi gerekmektedir.

Sabır, hayatımızın birçok alanında karşımıza çıkan ve sabırlı oldukça güzel şeyleri görmeye daha da yakın hissettiğimiz özel bir olgudur. Güzel şeyler çoğu zaman sabır gösterilerek gelir. Mevlana sabır ile alakalı şu aforizmaları kullanmıştır. “Acıya sabredersin, adı metanet olur. İnsanlara sabredersin adı hoşgörü olur. Dileğe sabredersin, adı dua olur. Duygulara sabredersin, adı gözyaşı olur. Özleme sabredersin, adı hasret olur. Sevgiye sabredersin, adı aşk olur.” Farkındaysanız bir takım birincil durumlara sabrettikçe, daha güzel ve özel ikincil durumlar ardından gelmektedir. Ve insan için bu durumlar hoştur ve olgunluktur.

Tüm bunlarla beraber, aile saadeti olgusu elbette sadece mutluluk üzerine kurulu olmayabilir. Hepimiz hayatımızın birçok döneminde zorlu süreçlerden geçebiliriz. Birçok acıyla, sıkıntıyla

ve zorlukla karşılaşabiliriz. Tüm bu zorluklara göğüs germek, hayatta kalabilmek, mücadele etmek kavramları bir bütün şeklinde olursa daha güçlü bir süreç oluşabilir diye düşünüyorum.

Sözlerime Virgina Satir’in bir aforizmasıyla son vermek istiyorum. “Aileyi nasıl iyileştireceğimi bilince, dünyayı da iyileştireceğime inanıyorum.”