Hemen herkes duymuştur.Türkler’in Oğuz kolunun 24 boyu vardır ve her birisinin de kendisini ifade ettiği bir imzası,damgası vardır diye.Hatta son zamanlardaki tarih dizileri de bu konuda bilinç ve merak düzeyinin artmasına vesile de oldu diyebiliriz.Zira bazı Oğuz boyu damgalı bayraklara da böylelikle farkındalık oluşmuş oldu.

Türkiye’deki Türklerin ezici çoğunluğu Oğuz Türk’üdür.Malum Asya’nın ortasından defaatle göçler olmuş çeşitli sebeplerle .Son kitlesel göç ise Anadolu’ya doğru olmuş ve yeni vatan edindikleri bu topraklara 1071 sonrası bir milyon Türkmen (Oğuz) Türk’ü gelip yerleşmiş. Anadolu’daki 200 bin farklı unsurlardan oluşan bu nüfus ,kendisinin beş katı büyüklüğündeki bir nüfusa karşı eriyip gitmekten başka şansı kalmamış.Artık Anadolu başta İtalyan milletler olmak üzere( Venedik vb) pek çok millet tarafından Türkmenia,Turkiya ( Oğuz’un ülkesi) olarak telaffuz edilir olmuş.İşte bu anlayışı hakim kılan sadece savaşlardaki ve siyasetteki başarılar değildi.Sosyo-kültürel bütün öğeler buraları başkalaştırmış daha doğrusu bizleştirmişti.Yeni yurtlarını sahiplenen ve vatan gözüyle bakan yüzbinlerin göçlerinin ardı arkası kesilmemiş ve peyderpey göçler yüzyıllar boyu devam edegelmiş.Orta Asya’dan gelirken her türlü kültür öğesi de getirilmişti.Yerisimleri,töreler,hayvancılık kültürü ,akarsu ,göl isimleri ,dağ –bayır isimleri,düğünadetleri,gelenek görenekleri hatta bilgisayar terimiyle diyebiliriz ki kopya yapıştır yaparak adeta ata yurdunu ana yurda taşımışlardı. Bunu yaşadıkları yerlerdeki tarihsel izlerinden kolaylıkla anlayabiliriz.Özellikle boy damgaları dağa taşa,yaşanılan mekana hatta sahip oldukları hayvanların üzerine bile vurulmaya başlanmış.İşte bizim de burada dikkatimizi çeken bu damgalar oldu.Her ne kadar tersane bir Selçuklu eseri değildir,Venedik ve Venedikli usta eseridir diyenler olsa da bunlar tamamen farazi varsayımlardan öte gidememiştir.Zira pek çok farklı argümanla biz Tersanemizin Türk eseri olduğunu ispat ettik.İşte bu bağlamdaki en somut ve güzel ispat tersanemizin iç ve dış duvarlarında kazınmış Oğuz boyu damgaları.Ben lise yıllarımdan itibaren bu şekilleri görür idim.Bir anlamı olmalı der idim lakin noktayı koyamazdım.Ta ki hocamız Doç.Dr.Ali Rıza Gönüllü 10.Tarih ve Kültür seminerinde sununca bunun en önde savunucusu ben olmuştum belki de. Hocam bu sunumunda 7 ayrı Oğuz damgası şekline mana vererek kültür dünyasına sundu.Fotoğraflarda da gördüğünüz üzere tersanesine kadar mührünü vurmuştu Oğuz boylu ustalar.Bu şu demekti.Yörük –göçebe kültürü baskın bir gen yapısına sahip Oğuz boyları ,her alanda olduğunu ispat etmişti.

Hakeza Alara Han’daki damgalar farklı da olsa bir başka Oğuz’a aitti.Ama bu damgalar arasında Oğuz boyu olmayan ama başka anlamları da olan şekiller vardır.Bu şekiller bazen bir nuska,bazenok,bazen çapa vb şekillerde olabiliyor.
Kaşgarlı Mahmut eserinde bu damgaları ve Türkmenleri çok güzel izah etmiş.

“Oğuzlar Türkmen’dir.Her boyun kendine ait bir damgası vardır ve hayvanlarına vurulan alametleri vardır.Sürülerini böylelikle ayırt etmiş olurlar.”

Şekil itibariyle bilinen damgalarla bire bir örtüşmemesini geçen tahrip edici zaman bağlıyorum.Bu damgalar Alanya ‘yı imar eden ustaların boyunu ifade ettiği gibi belki de Alanya’da yaşayan Oğuz boyları hakkında ip ucu da verebilir.Kaldı ki Alanya’da Salur,,Sabur,Kargı (n) ,Avşar,Yazır (Yasır) isimleri kulağımızapek çok şey fısıldamakta.Günümüz Türkiye’sinde de ,Alanya’sında da dokumalara,hayvanlara ,hatta hece tahtaları ya da mezar taşlarına bazı damgalar vurulmaya devam etmektedir.Ama bilinçli ama değil.

Kaynak:10.ALANYA KÜLTÜR VE TARİH SEMİNERİ.A.Rıza GÖNÜLLÜ