Ekoturizm!

Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum açısından oldukça şanslıdır. Hani derlerya, Coğrafya kaderdir !, Evet ama bu kader, Dünya siyaset çerçevesinde şansız bir bölgede olduğumuzu söyleyebilir, Petrole, enerji kaynaklarına, Arap baharı yaşanan ülkelere yakınlığa rağmen, yine, farklı ülke sınırlarının yeniden çizilmeye çalışıldığı Coğrafyamızda-Akdeniz bölgesinde olmamıza rağmen,yani bölgemiz sadece meteorolojik olarak sıcak değil, siyasetende sıcak bir bölgede olmamıza rağmen, ben halen iyimserim. Neden mi?
Tarım ve Turizm her ne kadar birbirinden ayrı gibi dursa da aslında bir parçanın bütünü gibidir. Önemli olan, bu iki dinamik sektörü işlevsel hale getirmek olmalıdır. Ülkemiz Turizm faaliyetlerinde önemli bir konumda, salgın dönemine kadar her şey güzeldi, 2021 yılında turizm ne olur bilinmez!, ancak, tarımsal faaliyetler-bitkisel üretim durmuyor, durmamalıda.
Alanya bu iki sektörde de ciddi bir bilgi birikimine sahiptir. Alanya Tarımsal üretim tecrübesini Turizm ile yoğurmalıdır. Her gelen turist Deniz-Kum-Eğlence Gezmek ve dinlenmek istiyor. Ancak Öyle bir kitle var ki, hem doğa hem de deniz olsun istiyor, Gözlerimizi kapatıp, modern kompleks 5 yıldızlı otel konseptinde bir bina olsun, herşeye ulaşmak mümkün, diğer taraftan, Yeşil ve mavinin sentezlendiği bir Alanya’da, butik dinlence yerleri, yumurta toplayan, süt sağan, hasat yapan, doğa yürüyüşüne çıkan, sahah yada akşam havuzuna giren, ‘’ORGANİK KÖY’’ yaşamını isteyebilecek bir kitlede mevcut, Üstelik bu eko-turizm modeli, salgından uzak, doğal yaşama müsaade eden, asfalt yol değil, Yeşil-Mavi yoldan gidip gelen, çevresi sadece iki renkten ibaret olan bir turizm modeli, Yine eğlence olsun, yine hazır yemek-içmek olsun, ancak misafirin alın teri sadece kumun üzerinde yada güneşlenirken değil, hasat yaparken, çapa yaparken, kahvaltısı için biber_domates toplarken de dökülen bir turizm modeli neden olmasın, Bu turizm modeli ile, bilişimden-teknolojiden yorulan turiste seçme hakkı, obsiyon verilmiş olmaz mı?
Hayatında, keçi-oğlak-kuzu-ördek vb doğanın parçası olan canlılara yakın olmamış, ortak bir yaşam için neden sıradışı bir konsept hayata geçmesin? Misafir olduğu sürece yoğun olarak sadece iki rengin yani yeşil ve mavi rengin dominant olduğu bir ortam! Huzurun rengi olan bu iki rengi Eko-Turizm ile birarada birleştirildiğinde inanıyorumki, farklı bir cam-bakış açısı-istek oluşacaktır.Yaşanan bu son pandemi gösterdiki, en korkunç salgınlarda bile Doğa-tabiat en güvenilir yerler olduğu ispatlandı. Bu turizm modeli sadece yabancıyı değil, yerli misafirlerimiz içinde inanılmaz bir fırsat olacaktır. Düşünsenize,, Ekim-Kasım dönemi olduğu zaman, turizm işletmecisi bir sonraki sezonu planlar-hayal eder, oysaki, bu turizm modelinde, yılın 12 ayı aktif olacak bir hizmet olduğu için, mutlaka değerlendirmeye alınması, tartışılması, hayata geçirilmesi gereken bir model diye düşünüyorum.