Sevgili okurlar, anaokuluna başlama hem çocuklar hem de aileler için bir uyum sürecidir. Bu uyum süreci bazı aile ve çocuklar için kolay geçmekle birlikte bazıları için oldukça sıkıntılı ve uzayan bir dönem olabilmektedir. Anneden ya da çocuğa bakım veren kişiden belki de ilk uzun süreli ayrılık anaokuluna başlarken yaşanır. Özellikle ilk haftalarda pek çok çocuğun yaşadığı ayrılık kaygısı bir sorun gibi yaşanabilmekte ise de bu dönemi yalnızca gelişimsel aşamalardan biri olarak değerlendirmek yerinde olur.
Anaokulu çocuklarında görülen ayrılık kaygısı onların aileden ayrılarak bireyselleşmesine ve günlük yaşantılarında kendine yeterli olmayı sağlayan bir bağımsızlık düzeyine ulaşmasını engelleyen önemli bir sorundur. Ayrılık kaygısı çocuğun evdeki uyumu bozucu davranmasına da neden olmaktadır. Örneğin çocuk okula başladıktan sonra uyku ve yemek yeme düzensizliği, alışılmamış huzursuzluklar, tuvalet alışkanlığının bozulması, anne babanın elini sıkı sıkı tutma gibi eskiden görülmeyen yeni uyumsuzluklar sergileyebilir.
Genellikle çocukların çoğu anaokuluna uyum sağlamakta başlangıçta güçlük çeker. Ama bu yaş çocukların yaşıtlarıyla ilişki kurma isteği ve anaokulunun çocuk için çekici bir oyun ortamı oluşu nedeniyle çocuklar kısa bir sürede anne-babadan ayrılışı travmatik bir yaşantı olmadan kabullenirler. Bununla beraber 3-4 yaşlarında başlayan çocuklarda ve daha büyük olduğu halde ego kontrolü ve esnekliği kazanmamış çocuklarda “ayrılık kaygısının” diğer çocuklara kıyasla hem yoğun hem de daha uzun süreli olarak yaşandığı görülmektedir. Ego kontrolü ya da esnekliğin kazanılmamış olması büyük ölçüde çocuğun yetiştirilme biçimine bağlıdır. Ebeveynin çocukla ilişkisinin katı olması ya da hiçbir sınır koymamış olması çocuğun bu nitelikleri kazanamamasına neden olur.
Okula başlamanın olası olumsuzlukları yerine heyecanlı ve güzel yanlarından bahsetmek çocuğunuzun motivasyonunu arttıracaktır. Örneğin; “Ben gittikten sonra ağladın mı?” yerine “Okulda en beğendiğin oyuncak hangisi oldu?” gibi bir soru sorabilirsiniz. Okula ilişkin pozitif ifadeler çocuğunuzun okula karşı tutumunu olumlu yönde etkiler. Özellikle küçük çocuklar güvenilir ama yabancı bir kişi ile şüpheli yaklaşılması gereken arasındaki ayrımı yapabilmek için gerekli, bilişsel ve sosyal yeteneklere sahip olmadıklarından okula yeni başladıkları günlerde öğretmenlerinden korkabilmektedirler. Bazı çocuklar ise okuldaki herhangi nesne ya da yerden korkabilir. Böyle bir durumda çocuğunuzun yaşadığı korku ve endişe ile “Bunda korkacak bir şey yok” ya da “Bak bu aslında çok sevimli/güzel” gibi ifadelerle baş etmeye çalışmanız, o’nun kendi duygularının yanlışlığı ya da uygunsuzluğuna ilişkin bir sonuç çıkarmasına neden olacaktır. Böyle bir durumda çocuğunuzun yaşadığı kaygı ya da korkuyu anladığınızı ifade eden cümlelerle karşılık vermeniz yaşadığı duygularla ilgili şüphe geliştirmeden, rahatlıkla ifade edebilmesine olanak tanır. “Bugün okulda …………………… seni rahatsız etmiş” gibi bir karşılık çocuğunuzun kendisini kabul etmesine yardımcı olacak bir tutumdur. Hatta okula başladığınızda veya ayrılık sırasında yaşadığınız olumsuz duygularla ilgili benzer anılarınız varsa bunu örnek vererek sonuçta nasıl alışıp uyum sağladığınıza da eklemek kaydıyla O’nu rahatlatabilirsiniz. Ayrılık kaygısı, ilk 1-4 hafta için normal kabul edilmekle birlikte daha uzun sürerse bir uzmandan yardım almanız size ve çocuğunuza fayda sağlayacaktır.