Elde ettiği "çoğun" içinde ne kadar vardır insan?... Ortalama yetmiş bahar için kaç tohuma ihtiyaç duyar? Ağaçlar tomurcuklandığı vakit toprak mı sevinir, yoksa insan mı? Peki ya ağaç? Üçü birden belki de...ve hepsi kendi adına kuşkusuz. Ölümün yaşam kadar gerçek oluşu ve ikisinin de aynı zamanda yalan oluşu yaşamın ironisi, doğanın intikamı ve Tanrı'nın imtihanıdır... Kafka "kendini bu dünya için paralaman gülünç" diyor. Elbette haklı ama sınavı hiçbir şey yapmadan geçemeyiz. Bir yandan Hırs yapmaya da gerek yok anlamına gelen cümlenin ucuna birkaç fikir de ben eklemek istiyorum... Kibir, aç gözlülük, üslupsuz davranışlar eşittir 21.Asır insanı... Üzerimizden eksilen sadece kumaş olmamış kısacası. Ama eklenen menfi davranışlar değişik bir renk katmış günümüz insanına. Biraz karışık ve değişik. İyi diyenler de var, zamane insanı diye şikayet edenler de... Sanırım ben de şikayet edenlere yakınım fikirce ama dikkatle bakarsak onlar da kendi aralarında çeşitli Kusurlara sahipler. Yani hatasız kul olmaz ama şu günlerde hata kelimesi için açılan paranteze onlarca cümle rahatlıkla sığacaktır. Çokla başladık "yok"la devam ediyoruz. Her ikisi de felaket aslında. Ne çok ne az, gereken reçete bu bence... Çünkü ikisi de mutsuzluk doğurur ve insanı çürütür.