Eski zamanlarda Allah’a sürekli ibadet eden bir kişi kulluğuna güvenip de ibadetiyle hesaba çekilmek istediğinde sadece bir göz nimetinin bile şükrüne yetmediği anlatılır. Görmek ne büyük bir nimettir. Sevdiklerini, masmavi gökyüzünü, yemyeşil ormanları, denizin dalgalarını doyasıya seyretmek…
Uzun yıllar görmedikten sonra ameliyatla görmeye başlayan birinin ilk gözleri açıldığında duyduğu sevinci anlamak için yaşamak lazım…
Bakıp göremeyenlere, aklın neredeydi deriz. Kafasında başka düşünce olanların odaklandığı yer gözünün görebildiği değil, kaygısına sebep olan şeydir. Her bakan göremez ama her gören de bakan değildir. Gözleri görmeyen Aşık Veysel’in gördüğü hakikati göremeyenin, gözleri değil ama ya kalpleri…
“Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa” der. Görülen güzelliğin deruni manası olmasa da derttir. “Aşkın gözü kördür” derken sevdiğinin ayıplarını görmemeyi kasteder atalarımız. Öyle de olmalı belki ancak aynı şeyi toplumun ifsadına sebep, batılın yayılmasına yol açan şeylerde aynı netlikte söyleyemeyiz…
Eğer bize gösterileni görüyorsak da yeterli değildir sağduyulu insan olmak için. Çağımız teknolojileri, iletişim araçları ve hatta uydu sinyallerinin maharetleri öyle ilerledi ki bakıp gördüğümüz bile hakikat olmayabilir. İyi niyetli görmek isteyenin bile, hakikati arama yolculuğu ne kadar da zordur.
Niyeti halis olmayıp sadece kendi menfaat penceresinden bakanların ise görmeye ihtiyacı yoktur. Görmek istediklerini arar gözleri. Bu yanlışa sebep bazen önyargı da olabilir. Önyargılı bir insanın bu önyargısını kırmak da atomu parçalamaktan zordur…
Oysa düşünme hayal etmekten başlar, adı üstünde düş kurmaktır düşünmek. Açık olmak, net olmaktır. Rasyonel olmaktır ve değişime ayak uydurmaktır düşünmek. İçtihat kapısı kıyamete kadar açık diyen bir medeniyetin temsilcileri nasıl olur da şekilden öte gitmeyen hurafelerin etrafında tepinir durur. Akletmeyi ikaz eder defalarca kutsal kitap. Düşünen insan içindir akletmek. Görmek isteyen içindir hakikat…
Gördüğünü ikrar etmeden olmaz. Hakikati gizleyenin, gördüğünü söylemeyenin vebali vardır. Sana gösterilmişse o bir yüktür. Taşıyamadığın yükü yüklemem diyor Yaratan. Hak ile batıl arasındaki çizgi, menfaat ile iyilik arasındaki ikilem kadar gri değildir belki de…
Üç günlük yalan dünyanın güzelliğine aldanıp, zulme rıza gösterenlerin menfaatleri de biter bir gün…