Asırlardır üzerinde düşünülen ve hakkında eserler verilen, filozofların tarif etmeye çalıştığı iki kavram varoluşun gayesi ile alakalıdır: iyi ve kötü. İyiliğin peşinde yol yürümek, kötülüğe karşı olmak ve kötülükle mücadele etmek konusunda herkes hem fikirdir. Ancak iyi ve kötü olanın neler olduğu konusu çoğu zaman tartışmalıdır. İyi ve kötünün mutlak doğrular olmadığı, şartlara ve zamana göre değiştiği toplumlar için bir hakikattir…
İnsanları iyi ve kötü diye sınıflandırmak ise çoğunlukla bizi yanıltabilir. Zira mükemmel insan yoktur, iyilikten ve kötülükten herkesin nasibi vardır. Asıl olan; insanın bunun farkında olması ve iyi yönlerini arttırmaya, kötü yönlerini ıslah etmeye çalışmasıdır…
Çağımız insanının pek bilmediği nefs, insanın yaşaması ve türünün devamı için gerekli olsa da her isteğinin yerine getirilmesi kötülüklerin yayılmasına sebeptir. Çünkü ıslah edilmemiş bir nefs daima kötülüğü emreder. Bunun farkında olmak kemalat için ön şarttır. Nefsini tamamen yenmek nadirattan olsa da en azından bir mücadele içinde olmak tavsiye edilir. Bu şuur insanı zinde tutar ve gelişmesine, ilerlemesine yol açar…
Nefs daima övülmek ister, alkışlanmak, takdir edilmek ister. Menfaat uman insanların mal, mülk sahibi kişilere karşı zafiyetleri vardır. Onları överek, alkışlayarak nefslerini hoş tutma yoluyla arzu ettikleri faydayı elde etmek isterler. Yapılan iyiliğin takdir edilmesi elbette güzeldir. Kötülüğün de yerilmesi, eleştirilmesi toplumların ıslahı için elzemdir. Eleştirinin nefse hoş gelmediğini bilen dalkavuklar, eski tarihlerden bugüne kadar hep güç sahiplerini övme yoluna gitmişleridir. Yapılan hataların görmezden gelinmesi ve hatta onlar da birer hikmet arama yarışına gidilmesi, kişilere bir ulvi yücelik biçilmesi kötülüğün yayılması için yeterlidir. Güç sahiplerinin yanlışlarının hoş görülmesi ve dalkavukluk yapılması kısa vadede en azından şerrinden emin olma gibi bir fayda sağlasa da uzun vadede neticesi herkese zarardır…
Dalkavukluğu; kendinden emin, liyakatli insanlar yapmaz, sağduyulu kimseler yapmaz. Mal mülk sahiplerinin etrafında olurlarsa hakikati söylerler, yanlışa engel olmaya çalışırlar. Bu yüzden çoğu güç sahipleri yakınında bu tür insanlar yerine, dalkavukluk yapacak, liyakatsiz, omurgasız, karaktersiz insanları tercih ederler. Bu tercihleri sonuçta onlara da fayda etmez ancak toplum zarar görür…
Muhabbetle…