Asrın deprem felaketinden çıkaracağımız derslerin konularına sonra gireriz.
Önce canımızı kurtaralım, yaralarımızı saralım.
Ülkecek kenetlenmişken araya nifak tohumu ekmek isteyenlere fırsat vermeyelim.
Bir kere sosyal medyanın gazından uzak duralım.
Sosyal medyadan birisi oturduğu yerden alıntı bir paylaşım yapıyor, ardından herkes bilip bilmeden destek veriyor.
Kimisi oturduğu yerden arama kurtarma yapıyor, kimisi organizatörlük peşinde, kimisi de eleştiriyor.
Ben depremden en çok etkilenen Hatay'a bizzat gittim, gördüm ve yaşadım.
Hatay merkez, Samandağı, Antakya, İskenderun'da her şeye şahit oldum.
Şehir yıkılmamış, yok olmuş.
Olağan dışı bir deprem.
Uzaktan duyduğunuz, televizyonlardan gördüğünüz gibi değil.
Depremden zarar gören 10 ilin büyüklüğü ve nüfusu bir çok devletten daha büyük.
İlk, bir, iki gün yaşanan hengameye bakarak devleti sorgulamak, yapılanları görmezden gelmek insafsızlık olur.
Devlet dimdik ayakta.
Askeri, polisi görev başında.
Ülkenin dört bir tarafından tüm belediyeler, sivil toplum kuruluşları, vatandaşlar iş makinalarını, giyecek ve yiyecek yardımlarını deprem bölgelerine yağdırdı.
Arama, kurtarma, enkaz kaldırma, yardım dağıtımlarında ilk bir, iki gün elbette aksaklıklar oldu.
Alan geniş, yıkım büyük.
Bazı kanı bozuk namussuzlar hırsızlık, yağma peşine düştüler.
Ama kısa sürede tüm bölgelerde organizasyonlar düzene girerek hakimiyet sağlandı.
Bu gibi felaketlerde sabırlı ve sakin olmak önemli.
Yardımlarımıza sosyal medya eliyle değil, devlet eliyle devam edelim.
Sosyal medyada alıntı ve asılsız yardım çığlıklarının peşinden giden yardımlar inanın yerini bulmuyor.
Canın ve canlının söz konusu olduğu durumlarda insan olma bilinciyle hareket edelim.
Devlet ve milletimiz omuz omuza, sırt sırta bu felaketin üstesinden gelecektir.