Aziz ve fedakâr milletimiz ilk andan itibaren depremzede kardeşlerinin yaralarını sarmak için bütün imkânlarını seferber etmiştir. Hatta sınırları aşarak, imkânlarının çok üstünde bir yardım hareketini başlatmıştır. Depremzede olan Urfalılar Adıyaman’a, Diyarbakırlılar Maraş’a, Hatay’a, Mardinliler çevre illerle birlikte Suriye’ye kadar el uzatarak kendilerinden önce daha zor durumda olanlara yardım götürmüşlerdir. Ülkemizin en doğusundan en batısına kadar insanlarımız yardım hususunda tek yürek olmuştur. Sahada aktif görünen tüm yardım kuruluşlarına ayni-nakdi yardım yağmaktadır. Bu konudaki gayret ve fedakârlıklar her türlü takdirin üstündedir. Devletimizin resmi arama-kurtarma ve benzeri tüm çalışmalarını milletimiz birlik olarak desteklemektedir. Alanya’da; evini, otelini açan, tırlar dolusu yardım toplayan, bizzat bölgeye gelerek yardım faaliyetlerine katılan on binlerce dost ve iyi insana, her fikirden teşkilat ve kurumlara sonsuz teşekkürler.
Depremin yaraları oldukça büyük ve ancak uzun sürede sarılabilir. Birlik, beraberlik, fedakârlık ve dayanışma ile en az altı ay, bir yıl sürecek uzun ve planlı bir kampanya ile bu felaketin yaralarını sarabiliriz. İşimiz kolay olmayacak. Hazır olalım. Hareket halinde olalım. Önce çadır kent ve konteyner kentlerin kurulması, sonra da deprem konutlarının yapılması lazım. Kızılay ve AFAD’ın tüm çadır stoku bölgeye sevk edildi. Ama çadır ihtiyacı öngörülemez biçimde stokların çok üstünde oldu. Yardımları ihtiyaca göre yapmalıyız. Dayanıklı çadır ve konteyner bağışları ve temini büyük önem arz ediyor.
Bölgede görebildiğimiz kadarıyla gıda ve kıyafet konusunda ciddi miktarda yardım ulaşıyor. Belki bölgenin nabzına ve ihtiyacına göre hijyen şartlarına yoğunlaşmakta fayda var. Acilen; merkezi bölgelerde; seyyar duş, sıcak su, çamaşırhane, tuvalet, sabun, lavabo, dezenfektan, çamaşır suyu, bulaşık, çamaşır vs deterjanlar ve benzeri temizlik imkânlarını içeren birimlerin kurulması gerekiyor. Yardımlarda bu konu öncelikli ve acil bir gündem olmalıdır.
Ayrıca barınma için; her türlü ısıtıcı, soba, yakıt, jeneratör, ışık kaynağı, bebek, çocuk, kadın ve erkek için kışlık kıyafet, bot, mont, kazak, çamaşır, bez, battaniye, yastık, yatak, nevresim gerekiyor. Kış koşullarında hayatta kalabilmek için ısınma ve kıyafet şarttır.
Gıda olarak; bol ve temiz içme suyu, süt, yoğurt, peynir, yumurta, zeytin, ekmek, konserve, yağ, şeker, çay, un, makarna, mercimek, tahıl, bakliyat, pirinç, bulgur, mama, temel mutfak gereçleri, tabak, bardak, kaşık, çatal, tüp, ocak, tava, ketıl vs. gereklidir.
Bölgede, orta vadede aciliyeti olan ve milyonlarca insanı kapsayan gıda ihtiyacı var. Bu sebeple imkanı olan bütün kamu kurumları, belediyeler, yardım kuruluşları ve hayırseverler koordinasyon halinde kalıcı aşevleri ve fırınlar açarak dağıtım ağları kurabilirler.
Depremin; on milyondan fazla insanın yaşadığı ve genç nüfusun yoğunlukta olduğu bir bölgeyi etkilemesi sebebiyle, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine nasıl devam edeceği ile ilgili çözümlerin de üretilmesi zaruret arz ediyor. Bölgedeki nüfus hareketliliği de eğitimin devamı için dikkate alınmalıdır.
Sağlık Bakanlığımız, bölgedeki olağanüstü koşullarda sağlık hizmetlerinin verilmesi için bir düzenlemeye gitti. Sağlık hizmetlerini ulaşılabilir yapmaya çalışıyorlar. Bu konu çok önemlidir. Türkiye’nin her bölgesindeki gönüllü sağlık personelinin düzenli görevlendirmesi ile yorgunluğa fırsat vermeden, taze ekiplerin gayretiyle sağlık hizmetleri depremzedelerin ayağına gitmeye devam etmelidir. Takip, tedavi, aşı ve benzeri birinci basamak sağlık hizmetleri özellikle bebekler, çocuklar, yaşlılar, kronik hastalar ve gebeler başta olmak üzere milyonlarca insan için hayati ve ertelenemez asli bir ihtiyaçtır.
Yükümüz ağır, işimiz zor ama başaracağımıza inancımız tamdır. Ağabeyim Mahmut Adil Savaş’ın ifadesiyle; ‘Büyük Mutasavvıf Şair Niyazi Mısri, malumunuzdur mahlasının aksine Mısırlı değil Malatyalıdır. Der ki "derman arardım derdime derdim bana derman imiş". Bizim aşkımız da derdimiz de dermanımız da bu topraklardadır, bu Cennet Vatandadır ve Vatanımız üstünde yaşayan güzel insanlardadır. Daha önce küllerimizden doğmadık mı? İnanıyoruz başaracağız.’