Dağların arasından akıp gelen suları ovalara kadar getirip tarım alanlarının oluşmasına ve bereketli topraklara sebeptir dereler. Derelerin şırıl şırıl akan suları ne güzeldir yeşil bir doğanın ortasında, bir de kuş sesleri varsa. “Dere kenarından geçtim soğuk sularını içtim” diye türküler yakmışız. Doğa özellikle de dereler tüm güzelliği ile bizlerin istifadesine sunulmuşken, nasıl oldu da taştığında bir afete ve felakete dönüşür oldu. İnsanın doğa ile arasındaki dengeyi korumayıp, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya yol açması temel neden…

Üzerine yağan yağışların aynı noktaya doğru aktığı alanlara havza diyoruz. Çoğunlukla havza akışlarının çıkışları denizlere doğru gider. Bu akışın olduğu hatlar dereleri oluşturur, derelerin aşırı yağışlarda etrafına taştığı alanlara taşkın alanı deriz. Dere kenarlarında kademeli koruma bantları olur ve oralara yerleşim ve yapılaşma olmaz. Çünkü her an ani ve şiddetli yağış durumunda ilk olarak suyun yükseleceği yer taşkın alanlarıdır. Taşkın alanlarını ve taşkın yayılımını, yüksekliğini modellemeler ile çok ince detayına kadar bilmek mümkündür. Bu asırlar boyu bilinen bilimsel bir gerçektir. Hatta milattan önce Mısırlıların Nil nehri etrafında yerleşim yapabilecekleri alanları belirlerken hesapladıkları mesafeler inşaat mühendisliğinin ilk uygulamalarıdır…

Derelerin akışlarının mevsimlere göre azaldığı günler vardır. Hatta kuraklıkla ilgili olarak belli belirsiz akışlar da olabilir. Yağış olmadan çok az akan bu suya da kuru debi deriz. Kuru debi sıfıra yakın bile olsa orası deredir ve dere yatağı değişmez, taşkın alanı değişmez. Dere yatağını kapatmak veya yatağının yönünü değiştirmek etrafına bina yapmak doğru değildir. Çok istisnai durumlar halinde mühendislik çözümü olsa da bu akademik bilgi gerektiren özel bir durumdur…

Deprem ile düşünülünce dere yataklarındaki ve taşkın alanlarındaki yapılaşmanın iki kat daha tehlikeli bir durumu söz konusudur. Depremde birinci tehlike binanın yumuşak zemine yapılmış olmasıdır. Deprem anında kesme kuvvetlerinin yumuşak zeminde ivme ile üç dört kat arttığı düşünülünce sonuç çok vahim olabilir. Yıllar öncesinden batak, balçık, sazlık olan alanların derelerin taşkın alanlarının oluşturduğu sulu zeminler olduğu bilinmektedir. Böyle yerlerin zemin iyileştirilmesi yapılmadan yerleşimlere açılması afete davettir. Dolgu alanları da farklı değildir…