Yaratandan ötürü yaratılanı sevmek Yunus Emre’nin bize ulaştırdığı ne güzel bir tavsiye. Çağlar öncesinden bizlere verdiği bu mesajı kadim medeniyetimizde kesin bir ikaz olarak görüyoruz. Yaratan, mahlukuna merhamet etmeyene, sevgi göstermeyene merhamet etmeyeceğini söylüyor.
Sevmek yaldızlı bir sözcüktür. Bulunduğu yere hayat verir. Saksıdaki çiçeğe birkaç sevgi sözcüğü, onu neşelendirir, canlandırır. Suya söylenen güzel sözler bile suyun moleküllerinin rengini, şeklini değiştirir.
Bina giriş çıkışında gördüğümüz tanımadığımız komşumuza selam vermek, hele de kapıcıya hizmetliye verdiğimiz sıcak bir selam muhatabına can suyu olabilir. Esirgemediğimiz bir sıcak selam, onun hayatını değiştirecek bir sevgi sözcüğü olabilir, belki de yükünü omuzlarında taşımaktan yorulduğu bir andır. Karşılıksız olan sevginin, samimiyetin tesiri iksir gibidir.
Modern dünyanın sevgiye yabancılaşmış insanlarını, dijital dünyanın robotluğuna ikna etmesi pek de zor olmadı. Göstermelik sevgi ve hatırlanma günleri tüketimi destekleyen yönüyle eleştirilse de tamamen unutulmasından iyidir.
Tüm sevgilerin ancak karşılıksız sevgilerin kaynağı İlahidir. Mevlâna gibi Yunus gibi erenlerin peşinde olduğu sevgi budur. Bu sevgiye ulaşmak için önce sevmeyi öğrenmek, mahlukunu sevmek ve sonra yüce sevgiye ulaşmak ise nadirattan insanlara verilen bir lütuftur…
Geçtiğimiz günlerde sevgilisine kavuşan rahmetli Sezai Karakoç’a kulak verelim:
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim

Güneşi bahardan koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım
Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Âbid, zâhid, ârif ve âşık; Hacı Bektaşi Veli’nin talebelerine öğrettiği dört kapının sonuncusu ve kulluğun en üst makamı “aşk” makamıdır.
Sevgiyi yaşatanlara selam olsun…