Hakikat sözü Hak ile ilgilidir. “Hakikatin peşinde ol, sen kişileri takip etme velev ki en hayran olduğun bile bir gün hata yapabilir.” Kadim medeniyetimiz sosyal hayatta toplumun ve kişisel hayatta ferdin huzuru için gerekli olan hiçbir düsturu ihmal etmemiştir. Hakikat yolcularının vicdan, merhamet en azından insaf ölçüsünde herkes ile bir araya gelmesi mümkündür. Doğru; bakış açısına, zamana ve kişiye göre farklılık gösterse de hakikat değişmez. İnsan olmanın verdiği erdemden az bir kırıntı bile varsa, her görüşten, fikirden, inançtan, kültürden insan ile hak batıl ayrımı yapılabilir. Kalpler kararmış, katılaşmış merhamet duygusu insaf ölçüsünde bile kalmamışsa, sureti insan bile olsa batılın oyuncağı olmuş toplulukların ıslahı zordur. İlahi adalet er ya da geç tarihin sayfalarında çokça rastladığımız gibi musibet ile tecelli eder. Musibet; aralarında hakkı savunanlar olsa bile toplumun tamamına gelir. Genel olarak yok sayılan, horlanan, itibarsızlaştırılan hakikat yolcuları vazifelerini yapmakla meşguldür. Etrafındakilerin kınamasına aldanmazlar zira hiçbir kavim kendi hakkındaki hükmü değiştirmedikçe hakikate eremez. Bilene hak, hakikat çok nettir. Kutsal kitabımızda “Hak geldi batıl zail oldu” diye söz vardır. Adem’e secde etmeyen şeytan da hakikati görüyordu ancak kibri onu lanetlenmiş kıldı... İnsanoğlu bazen gözünün gördüğünü bile inkâr edebiliyorsa bunun başka sebepleri de olabilir. Sadece kibir değil, menfaat veya korku da devreye girebilir. Hakikat için sadece bilmek değil uygulamak da gerekir. Literatüre Almanya mahkemelerinde ceza sebebi olan suç olarak giren; “elinden geleni yapmamak” ve “risk almamak” … Osmanlı sultanına “neme lazım” diye verilen meşhur cevabın bir benzeridir… Tarih boyunca batılın taraftarı daha fazla olmuş ve daha güçlü olmuşlardır. Hak yolunun savunucuları için bunun bir önemi yoktur. Bilirler ki gücün, kuvvetin, kudretin yegâne sahibi Yüce Yaratandır. Hayat bir sınavdır ve her şey fani ölüm gerçektir. O’nun izni olmadan yaprak kıpırdamaz… Çağımız sınavının zorluğu, güç sahibi, iki yüzlü, riyakâr münafıkların suret-i haktan görünüp, batıla hizmet etmeleridir. Ancak bilmezler ki hak yolunun samimi neferlerinin ferasetinden sakınmak gerekir zira o Allah’ın nuru ile bakar. Bu müjde rahmet Peygamberinin sözüdür… Muhabbetle…