Şüphesiz insan beğenilmek ve övülmek ister. Ancak, kendini beğenmek başka insanları hor görmeye sebep olmamalı ve diğer insanlara tepeden bakmamalıdır. Çocuğunun başarısı ile övünen ebeveynin, çocuğu olmayanların veya çocuğu başarısız olanların yanında övünmemesi kadim medeniyetimizin bize mirasıdır…
Öven insanların onu ne için övdüğü önemlidir. Öven beğenen insan hangi kıstasa göre hangi özelliğini övüyor ve alkışlıyor bu daha önemli. Bir yeteneğini ve bir bilimsel başarısını projesini övmek ve örneklik teşkil etmesi açısından takdir etmek. Bu “Marifet iltifata tabidir” atasözümüze denk bir övgüdür. Olması gereken de budur…
Bir de mevki, makam ve zenginlik sahiplerini övmek vardır ki bu manevi açıdan çok tehlikelidir. Eğer övülen kişi zalim ise, sadece bir sözle hiç yapmadığı zulme ortak olmak vebali ile yüklenmek an meselesidir. Toplumu ifsat eden bu tür övgüler insanı hem çok aşağılara çeker hem de zulmün yayılmasına neden olur. Özellikle de okumuş, yazmış ve göz önünde olan kişilerin sözlerine dikkat etmesi, hak etmeyenlere gereksiz övgüler ile kendisini tehlikeye atmaması gerekir. Zira bizim medeniyetimizde “Zalime efendim derse bir iyi insan, arşı ala titrer” diye çok keskin ikazlar vardır. Yaratan, zalime bir gülümseme ile bile destek olmayı istemezken, bir de övgüler dizmek akıl alır iş değildir…
Geri kalmış toplumlarda süregelen bir hâkim kültür vardır, birey yerine kitle vardır ve kitleleri kurtarmak için kahramanlar yaratılır ve yüceltilir. Güç onların etrafında toplanır ve kim övgüler dizer dalkavukluk yaparsa menfaat temin eder. Oysa bizim medeniyetimizde güç sahiplerini kılıçlarıyla düzelten bir kültür vardır. Zulme rıza zulümdür. Güçlünün değil haklının yanında olmak esastır…
Bir de övülen kişinin bu dalkavukluğa izin vermesi meselesi vardır. Bu da kişinin niyetinin iyi olup olmamasına bağlıdır. Eğer güç sahibi iyi niyetli ise zaten o gücün sahibinin kendisi olmadığını bilir, elindeki gücü bir emanet olarak görür ve haktan hakikatten ayrılmaz. İyi niyetli ise kadim medeniyetimizin “Sizi övenin yüzüne toprak saçın” emrini bilir, kendisini övene dalkavukluk yapana müsaade etmez. Değilse durum hem öven hem de övülen için çok vahimdir…
Muhabbetle…