İnsanlar ikiye ayrılır, iyiler ve kötüler. Peki dünyayı yönetenler sizce hangisi?

Ülkemiz gerçek anlamda kıyameti yaşadı. Bir ülke büyüklüğünde alan yerle bir oldu. Solan canlar, yarım kalanlar ciğer dağladı. Biz de sanki onları unuttuk. Çünkü siyasete daldık, siyasete KANDIK. UNUTULMASIN!

Zaman zaman siyasi tartışmalara ben de dahil oluyorum. Ülkesinin iyiliği için çırpınan hiçbir düşünceye siyasi bakışı için tepkili değilim. Tek şart, vatan sevgisi. Ama düşmanımın elini sıkan bir partiyle de pek işim olmaz, işin doğrusu bu.

Hükumetin yanlışları diğerlerine de yanlış yapma hakkı vermiyor. O yaptı, biz de yapalım ile yola çıkamayız. Dünya bir pahalılığın içinde çırpınıyor ve biz de bundan payımızı aldık. Adil görüş istiyorum.

En büyük vazifeden en küçüğüne kadar bir insanın ilk görevi doğruluktur. Ama siyasette işler farklı dönüyor. Bazen hava bozulunca, işler de değişiyor. Gerçekler böyle.

Alternatif gösterilen aday belki özünde iyi bir insandır ama bu da yetmez. Güçlü olmazsan iyilik pek işe yaramaz.

Siyaset kapıları kapanınca yine biz bize kalacağız. Yüz yüze bakacağız. Uğruna çırpındığımız hiçbir partinin bizden haberi dahi olmayacak. O kapının arkasında dostluklar, muhabbetler var. Endişe etmemiz çok doğal ve insancadır. Temennimiz ülkemiz için her şeyin en iyisinin olması. Bireysel olarak da iyi bir vatandaş olursak, büyük katkı sağlamış oluyoruz zaten. Sihir yoktur, emek vardır ama bu yolda çokça da zalim, zulmet ve tuzaklar vardır. Dış ülkelerinin ağzı açık, merakla beklemesinin, verdikleri mesajların altında iyi olmayan niyetleri vardır. Onları görmezden gelmeyelim.

Israrla savunulan, ezberci kafalarca bağırılanları dinlemiyorum. Kökten beri şu partiliyim fikrinden de uzağım.

Özetle; seçim olacak. Bir aday kazanacak. Bu her kim olacaksa umarım gerçekten iyiliğe olur. Ama bununla beraber yıkılan arkadaşlık kaleleri da olacak. O yüzden temkinli olalım...