Devlet yönetiminde kutsalların kullanılması; otoritenin sağlanması veya taraftar toplamak için çokça görülen bir durumdur. Vergi dairelerinin girişinde veya yazılı basında sıkça rastladığımız bir söz vardır: “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” diye. Kutsal kelimesinin lügatte karşılığı; “karşı çıkılmaması gereken, Tanrıya adanmış, Tanrısal olan” … Bahsedilen sözün dini bir yönü yoktur. Söyleyen kişi bir süre İstanbul Defterdarı olarak da görev yapmış Erdoğan Nirun, Maliye Bakanlığında çalışmış bir maliye uzmanıdır. Din hassasiyeti olan bir toplum olduğumuzdan belki de vergi verilmesini teşvik için söylenen bir söz. Medeniyetimizde helal ve haklı kazancın fakirler için zekâtı verilir ki bu sosyal adalet için şarttır. Haksız bir şekilde ve haram işlerle kazanılan paranın zekâtı da hayrı da olmaz… Müesses devlet nizamı için helal veya haram yoldan kazanılmasına bakılmaksızın, tüm kazançlardan bir gelir elde edilir ki buna “vergi” diyoruz. Her yurttaşın üzerinde yaşadığı, bayrağının altında güvende olduğu, kamusal alanlarından faydalandığı devletine vergi vermesi bir vatandaşlık görevidir. Bu yönüyle “kul hakkı” kavramı olan medeniyetimizde; devlete verilen vergilerin tüm yurttaşların ortak malı olduğu ve asla el uzatılmaması gerektiği en sert ifadelerle ikaz edilmiştir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı sözü meşhurdur… Halka hitap ederken, çokça bahsettiğimiz Hz. Ömer’in kendi işini yaparken devletin mumunu kullanmadığı keskin ölçüden bugünlere geldik... Demokrasinin kurallarının, kuvvetler ayrılığı prensiplerinin işlediği bir yönetimde suistimale çok fazla yer olmaz. Çünkü, suç işlenirse cezasız kalmaz. Devlet yönetiminde olmayı bu tür ileri demokrasilerde insanlar fazla tercih etmezler. Sorumluluk var, hayatınızdan özveride bulunuyorsunuz ve çok fazla bir artısı da yok... Ancak rüşvet ve yolsuzluk yapılması rahat olan geri kalmış orta doğu toplumları için devlet makamı, vazgeçilmez ışıltılı bir yaşam şeklidir… Herhangi bir haksız kazanç peşinde olmayan yöneticiler için devlet yönetimi: sorumluluktur, ateşten gömlektir. Zira; çoğu milletin alın teri ile oluşturulmuş hazinenin parasının, değil çalınması israf edilmesi bile çok büyük bir vebaldir, bilene. Devletin kasası elinde olanların yapması gereken, milletin vergileriyle oluşan milletin parasını yine milletin menfaati için harcamasıdır, bunun için de ücret almaktadırlar ve bu bir lütuf değildir, görevdir… Muhabbetle…