İnsanoğlunun geriye baktığı zaman ne çabuk geçmiş dediği, çoğu zaman kıymetini bilmediği vakit…
“Vakit nakittir” demiş atalarımız. İyi kullanırsan, ömrünü boşa harcamazsan, ilme irfana göre topluma faydalı işler yaparsan nakit ile bile elde edilemeyecek mükafatlar gelir…
Zamanın ruhu denilen kavramdan habersiz körü körüne çalışmak hatta iyi işler yapmak bile çoğu zaman umulan faydayı sağlamaz. Bu yapılan ibadet bile olsa. Seferde nafile oruç tutanlar vardı, bitkin düştüler, oruç tutmayanlar onlara yardım etti. Rahmet Peygamberi “Bugün oruç tutmayanlar mükafatları aldı” dedi.
Tasavvuf büyüklerinden Abdülhalik Gücdüvani’nin talebelerine öğrettiği düsturlardan biri de “ibnülvakt” tir. Yani zamanın oğlu demek ve zamanın ruhunda aranan şeydir.
Erenlerin “Bir göz açıp kapayıncaya kadar geçer” dedikleri zaman bazen hiç bitmeyecek gibi gelir. Mevlâna’nın “Dün geçti, yarın meçhul, an bu andır” diye işaret ettiği zamanı iyi değerlendirmek; planlı, programlı olmakla ilgilidir. Ancak bundan da önce hedeflerin, gayelerin doğru belirlenmesi gerekir. Boşa kürek çekmemek için ilk düğmeyi doğru iliklemek, niyeti, pusulayı, kılavuzu doğru seçmek gerekir.
Medeniyetimiz bize bu hayatta elde edilen tüm dünyevi kazançların gelip geçici olduğunu, asıl olanın ebedi hayat olduğunu ikaz eder durur. Ancak dünyanın ışıltısı, debdebesi mevki, makam ve eğlencesi çoğu zaman bizi aldatır. Bu aldanış modern dünyanın akıntısına kapılmak ile son bulursa, farkına bile varmadan kaçınılmaz sona yani son nefese varırsak, son pişmanlık fayda etmez. Yol yakınken hayatın farkına varmalı, niyetimizi, kılavuzumuzu yeniden gözden geçirmeli değil miyiz?...
Zamanın ruhu her devir, mekân ve şartlara göre değişse de zamanı en iyi değerlendirmenin yolu ilim öğrenmektir. Cahil insanı aldatması kolaydır. Bilmediğinin bile farkında olmayan insan ise en fenasıdır. Toplumların düzeni için kurallar, yasalar olsa da aslolan vicdanlardır, inançlardır. Zira herkesin başına bir polis dikemeyiz. İlimden kasıt kuru bilgi, rütbe değil irfandır, ahlaktır…
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir adım ötesini de söylüyor:
Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır;
Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfı Yezdân’ın...
Ne irfânın kalır te’sîri kat’iyyen, ne vicdânın.
Üstad’ın dizelerinde bahsettiği ilim nerede?...