Dedem rahmetli “Dünyalığa ihtiyacı olmayan zengindir” derdi. İnancımıza göre; insanoğlu rızkı ile doğar ve ölene kadar alacağı nefes sayılıdır... “İlmi dileyene zenginliği istediğime veririm” diye kutlu söz vardır. Buradaki zenginlik dünya malı ve makamlarıdır. Erenler “Aklı olmayanın dahi çok zengin, çok akıllı olanların da bazen çok fakir olması rızkı Allah’ın verdiğine delil” derler. Medeniyetimiz dünya ve ahiret hayatı arasında mükemmel bir nizam koymuştur. Kişinin rızkının belli olması; onun için çalışıp çabalamasına engel değil, aksine helalinden kazanması için emirdir. Hatta kulluğunun şuurunda ve kul hakkına girmeden, helal rızkı için çalışması da ibadettir. Kadim medeniyetimize göre; bu şekilde kazanılan paranın, malın mülkün zekâtı fakirin hakkıdır. Zekât ve sadaka malın içindeki helal olmayan kısımların da temizlenmesine sebeptir. Sosyal adaletin tesisi ve toplumda huzur ancak paylaşılma ile mümkündür. “Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” sözü ne kadar da doğrudur… Bu yardımseverlik ve paylaşılma ölçüsü helal kazanç içindir. Zira medeniyetimizde zenginlik kötülenen bir durum değildir. Aksine iyilik yapılması için bir lütuftur ancak helal kazanç olursa… Herkesin malının mülkünün hesabını vereceği bir hassas terazi vardır. Bu terazi helal kazananlar için de vardır çünkü, “Helalin hesabı haramın azabı var” der büyükler… “Zenginin parası züğürdün çenesini yorar”. Atalarımız “Sen kendi işine bak, kimin nerede ne malı mülkü var sanane, hesabını kendisinden sorarlar” demek istemiştir. Hakikatte “Mal da yalan mülkte yalan, var biraz da sen oyalan” değil midir?... Maslow teorisine göre de fizyolojik ihtiyaçların karşılanması sağlıklı bir metabolizma için şarttır. Çağımızda bu temel ihtiyaçlarını bile sağlayamayan milyarlarca insan varken, diğer yandan varlıklarının hesabını bile bilmeyen, çağımız Karunlarının lüks hayatları toplum önünde olursa elbette sorgulanır. Bu varlıkların kaynağı milletin vergileriyle oluşan devlet malı ise, devlet imkanları kullanılarak elde edilen menfaatler ise vay hallerine… Dedemin sözüne dönersek, hedef sağlık ve afiyet içinde huzurlu bir yaşam değil midir ki bu dünya hırsı insanın gözünü doyurmaz ve ihtiyacı da bitmez. İhtiyaç duymayan zengindir, dünya kadar malı olsa da aç gözlü fakirdir. Paylaşamaz, iyilik nasip olmaz…