Türkiye’nin turizm sektöründe kişi başına düşen gelirin yaklaşık 900 ila 1000 dolar arasında değiştiğini belirten ALTİD Başkanı Burhan Sili, 2024 yılında ülkeye gelen yaklaşık 60 milyon turistin toplamda 54 milyar dolar gelir sağladığını ifade etti. Ancak bu gelir seviyesinin farklı tesisler ve bölgeler arasında değişiklik gösterdiğini dile getiren Sili, turizmin tüm paydaşları için dengeli bir kazanç sağlanabilmesi adına maliyetlerin kontrol altında tutulmasının şart olduğunu vurguladı.
“TÜRKİYE, MALİYETLER NEDENİYLE REKABET GÜCÜNÜ KAYBEDİYOR”
Sili, turizm sektöründe yaşanan en büyük sıkıntının artan maliyetler nedeniyle Türkiye’nin rekabet avantajını yitirmeye başlaması olduğunu belirtti. Mısır, Yunanistan ve diğer Akdeniz destinasyonlarının, Türkiye’ye kıyasla daha düşük maliyetlerle hizmet sunabildiğini söyleyen Sili, bu durumun özellikle deniz-kum-güneş turizmine gelen turistlerin alternatif destinasyonlara kaymasına neden olduğunu belirtti.
Sili, “Türkiye’de otelcilik ve turizm sektörü yüksek enflasyon ve artan işletme maliyetleri ile karşı karşıya. Aynı hizmeti sunan Mısır gibi ülkeler, daha düşük maliyetlerle çalışabildiği için bizden daha uygun fiyatlar verebiliyor. Bu yüzden bizim kaynak pazarlarımızdan gelen turistlerin eğilimi Mısır’a ve Yunanistan’a doğru kaymaya başladı. Şu an için Türkiye’de turist sayısında büyük bir düşüş yaşanmasa da, bu durum ilerleyen süreçte ciddi bir tehlike yaratıyor” dedi.
“TURİSTLERİN HARCAMA EĞİLİMLERİ DEĞİŞTİ”
Sili, artan fiyatlar nedeniyle Türkiye’yi ziyaret eden turistlerin harcama alışkanlıklarının da değiştiğini belirterek, turistlerin otel dışına çıkma oranlarının azaldığını ifade etti. Yükselen fiyatlar nedeniyle turistlerin alışveriş, restoran ve eğlence gibi harcamalarını kısarak bütçelerini korumaya çalıştıklarını belirten Sili, bu durumun yerel esnafa ve turizm ekonomisine zarar verdiğini vurgulayarak, “Eskiden Alanya’da tatil yapan turistler, şehir merkezine çıkar, restoranlara gider, hediyelik eşya alırdı.
Ancak artık fiyatlar yükseldiği için turistler, otellerin sunduğu her şey dahil konsepti içerisinde vakit geçirmeyi tercih ediyor. Çünkü dışarıda yapacakları harcamalar kendi ülkelerine kıyasla daha pahalıya geliyor. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve enflasyon nedeniyle Türkiye’nin cazibesi azalıyor” diye konuştu.
“KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ TESİSLER ZORLANACAK”
Sili, turistlerin sadece konaklama maliyetleri değil, aynı zamanda Türkiye’de geçirdikleri süre boyunca yaptıkları harcamaları da göz önünde bulundurduklarını ve bunun alternatif ülkelere yönelimde belirleyici bir faktör olduğunu söyledi.
Turizm sektörünün sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilmesi için ekonomik istikrarın sağlanması gerektiğini ifade eden Sili, mevcut durumda küçük ve orta ölçekli turizm işletmelerinin ciddi finansal baskı altında olduğunu belirtti.
Sili, “Turizm sektöründe fiyatlarımızı belirlerken, kaynak pazarlarımızın enflasyon oranlarını da dikkate almamız gerekiyor. Ancak maliyetlerimiz o kadar hızlı artıyor ki, çoğu zaman misafirlerimize yüksek fiyatlar sunmak zorunda kalıyoruz.
Bunu yapmazsak da işletmelerimiz zarar etmeye başlıyor. Küçük ve orta ölçekli tesisler için bu durum daha büyük bir tehdit oluşturuyor” açıklamasında bulundu. Sili, Türkiye’nin büyüyen maliyetler ve döviz dalgalanmaları nedeniyle turizm sektöründe sürdürülebilir bir fiyat politikası oluşturmasının giderek zorlaştığını ifade etti.
“ALTERNATİF TURİZM ALANLARINA YATIRIM YAPILMALI”
Türkiye’nin sadece deniz-kum-güneş turizmine bağlı kalmaması gerektiğini belirten Sili, sağlık, spor ve kültür turizmi gibi alternatif alanlara yatırım yapılması gerektiğini söyledi. Sili konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Türkiye’nin turizmde farklı alanlarda da güçlü olması gerekiyor.
Göbeklitepe, Efes, Kapadokya gibi destinasyonlar dünya çapında büyük ilgi görüyor. Kültürel miraslarımızı, sağlık ve spor turizmini daha iyi pazarlayarak farklı kitlelere ulaşabiliriz. Antalya ve İstanbul, sağlık turizminde büyük bir kapasiteye ulaşmış durumda. Ayrıca spor turizmi açısından da Türkiye çok uygun bir destinasyon. Bu alanlara yönelik yatırımları artırarak turizmi çeşitlendirmemiz gerekiyor.”
“EKONOMİK DENGE SAĞLANMALI”
Sili, kültürel ve alternatif turizm alanlarında tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin bu alanlarda küresel pazarda daha fazla yer edinmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin turizm sektöründe rekabet gücünü koruyabilmesi için döviz kurlarının stabil hale getirilmesi ve maliyetlerin kontrol altına alınması gerektiğini belirten Sili, sektörün sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi için ekonominin genel istikrarının büyük önem taşıdığını söyledi.
Sili, “Eğer fiyatlarımız sürekli artmaya devam ederse, turistler için cazip bir destinasyon olmaktan çıkabiliriz. Döviz kuru stabil olmalı, ama aynı zamanda maliyetler de kontrol altında tutulmalı. Aksi takdirde, Türkiye’nin turizmde rekabet gücünü kaybetmesi kaçınılmaz olur” ifadelerini kullandı.
Sili, mevcut ekonomik dalgalanmalar nedeniyle turizm işletmelerinin uzun vadeli planlama yapmakta zorlandığını belirterek, hükümetin turizm sektörüne yönelik uzun vadeli politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade etti. -Alkın BİRİCİK