Antalya-Alanya Otoyolu'na kısa zaman içerisinde başlanacağını açıklayan Vali Şahin, trafik meselesinin çözümünde sonbaharda dev bir adım olan çok önemli bir ihale yapıldığını söyleyerek, "Yakın zaman içerisinde iş başladığında anlaşılacak. Çok büyük 3 kavşak inşaatı başlıyor. Duraliler, Uncalı, Sanayi ve Kepez üstü kavşağı. Yine 2024’ün en büyük Antalya açısından kazanımlarından biri de de Alanya – Antalya otoyolu, o da başlıyor. Onun bir unsuru da Serik bölgesindeki kavşaklar ve şerit sayısının 2’den 3’e çıkarılması. Yakın zaman içerisinde trafik konusunda önemli bir mesafe kat edeceğiz” dedi.

SAVAŞTAN KAÇAN YABANCI NÜFUS AZALIYOR

Göçle alakalı bir soru üzerine Antalya’da yabancı ikamet izinlerinde düşüş olduğunu belirten Vali Şahin, “Antalya’nın göç verdiğini söyleyemeyiz. Fakat Antalya’nın büyüme ve göç alma hızının biraz düştüğünü söyleyebiliriz. Özellikle yabancı yerleşimci sayısında 150 binleri gördüğümüz oldu, şu anda 105 binlerde yani böyle bir eğer düşüş olarak kabul ederseniz yabancı ikamet izinlerinde var. Bir de 150 bin rakamını Ukrayna – Rusya savaşı sırasında görmüşüz. Yani o biraz hormonlu bir rakam. Şimdi sanki biraz daha yerine oturmuş gibi. Çok düzenli bir şekilde artan bir nüfusu var. Şu anda 2.7 milyon. Bir her yıl bir yirmi otuz bin en az ekleniyor” diye konuştu.

"ESKİ YAPILAR ANALİZ EDİLMELİ"

2000 yılından önce yapılan tüm binaların analiz edilmesi gerektiğine dikkat çekip Antalya’nın iki büyük fay hattı arasında yer alan bir kent olduğunu anımsatan Vali Şahin, “Antalya deyince insanların aklına direkt şehir merkezi geliyor, burası gerçekten sağlam zemini olan bir yer ve fay hatlarına da epeyce mesafeli. Fakat Antalya sadece şu durduğumuz falezlerin üstünden ibaret değil. iki tane büyük fay hattının tam ortasındayız. Dolayısıyla bir deprem gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu çok net. Halbuki asıl iş deprem ülkesi depreme uygun şehirler inşa etmektir. Asıl bizim üzerinde durmamız gereken bu. Dolayısıyla binaları yaparken çok kritik konular var. Bu konular büyük oranda belediyelerin görevi. Belediyelerimiz hem ruhsat verirken hem de yapının her aşamasında çok sıkı bir denetime tabi tutması lazım. Ben gözlerimle gördüm. Sadece etriye denir. Yani demir kutuları bağlayan küçük teller. O etriyeleri tam bağlamamış. Bir tane bağlamış. Gitmiş biraz ileride bir tane daha bağlamış. Niye? Zamandan tasarruf. Kendine göre. İnsanların ölmesinin ana sebebi buydu. Çünkü yukarıdan geldiği zaman o beton, o etriyeleri sıyırıp dibe indirmiş, mukavemet kalmamış. Yine betonun sulanması lazım çok sıkı bir şekilde, sulamamışlar. Vibratörle betonu iyice karıştırmak, küçük şeyler. Bakın bundan hiçbiriyle malzemeden çalmak yok. Malzeme tam kullanılmış. Ama basit işçi hataları binlerce insanın ölümüne sebebiyet verdi. Bunda bütün mesele çok sıkı bir denetim. Başka bir yolu yok. Yeni binalar fena değil. Ama eski binalarla ilgili hepimizin gözünün önünde bir büyük soru işareti olması lazım. Eski binalarla ilgili olarak mutlaka ve mutlaka yenilenme, yerinde dönüşüm, kentsel dönüşüm, adını ne dersiniz diyeyim, bunların yapılması lazım. Bakın buralarda görüyorum ben. Tabii algıda seçicilik. Siz o gözle bakıyor musunuz? Lütfen o gözle bakın. Binaların penceresini sökmüşler, kenarlı köşesini kırmışlar. Binalara bir bakın. Bu ne kadar derece var? Ne kadar direk var? Yok gibi. Yani o binalar ciddi bir sarsıntıya çıkıyor. Allah muhafaza… Burada bir de deniz kumu çok kullanılmış. Onun da mukavemeti çok kötüdür. Yani dolayısıyla iki bin yılından önce yapılan tüm binaların mutlaka, mutlaka oturanları, sakinleri tarafından analiz edilmesi lazım.” 

Kaynak: Haber Merkezi