"Deprem öldürmez, bina öldürür."
Bu cümleyi herkes ezbere bilir. Ama ezberlemek değil mesele, anlamak ve önlem almak! İşte tüm sorun bu...

Deprem bölgesinden yüz kilometrelerce uzaktayız. Çoğumuz kendini şanslı görüyor. Bir yandan vicdan azabı çekiyor. Çünkü bir yerlerde, enkaz altında on binlerce insan var...

Yüz yılın felaketini yaşayan Türkiye elbette bu zorluğun üstesinden gelecek. Ama giden canlar geri gelmeyecek. Yalnız felaketin sonuçları bize artık ders olmalı.

Hiç yıkılmayan evlerin bağlı olduğu belediyeyi kutlamak istiyorum. İşini doğru yapan herkes belki de bu zamanda kahraman sayılmalı. Kahraman demişken, günlerdir enkaz altında arama kurtarma faaliyetine katılan tüm isimsiz kahramanlarımız iyi ki varlar. İSİMSİZ KAHRAMANLAR, hepimiz size minnettarız.

Alanya, şehrimiz artık depremzedelerin bir kısmına ev sahipliği yapıyor. Misafirperver insanımız temennasız, koşulsuz onların yanında olmaya devam edecek. Buna hiç kuşkumuz yok. Bir yandan memleketim Azerbaycan her durumda yanımızda.

Uzun süredir ısraf edilen gıda, giyim, eşya kısaca bir yaşam tarzı oluşmuştu. Ben buna da dikkat çekmek istiyorum. Bizim görünen aslında bizim olmayan ne çok şey varmış, değil mi? Umarım bu olaydan çıkaracağımız ders kulağımıza küpe olur. Çünkü şimdilerde deprem bölgesinde çekilen sıkıntıyı dünya genelinde milyonlarca insan uzun zamandır biliyor ve bununla yaşamaya çalışıyor.

Bundan sonra temeli atılacak yeni yaşam umarım insan zekası, vicdanı ve insafı doğrultusunda yürütülür. Biz bize yetelim, biz bizi yeniden diriltelim. İnşallah çok daha güzel konularla buluşmak üzere. Hoşça kalın.