“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.” (Yunus Emre)

Salgın dönemi hepimizin yaşamında birçok şeyi değiştirdi. İlk değişim yeme davranışları ile başladı. Evde ekmekler, kekler gibi yiyecekler yapılmaya başlandı ve hatta bu çok hoşa gitti ilk zamanlarda. Psişemiz (insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamı) artık bedende midemiz oldu. Yapılan araştırmalarda da salgını kontrol altına almak için uygulanan önlemlerin insanların daha fazla kilo almasına yol açtığı belirlendi.
Karınlarımız şişti, gaz yaptı, mide bulantısı yaptı, görsel olarak rahatsız etti, bacaklar o vücudu taşımakta zorlandı. Şişen sadece karınlar değil aynı zamanda zihinlerimiz oldu.
Bir ebeveyn ile 5 yaşındaki çocuğunun tuvalet eğitimi hakkında konuşurken, “ Hocam preödipal mi yoksa fallik dönemde mi takılmış ya da, travmalar genetik olarak da aktarıldığı için benim de o dönemde sorunum olmuş ve ben hatırlamıyor olabilir miyim” sorması üzerine bedenlerimiz değil zihinlerimiz de obezite olmuş olduğunu düşünmeden edemedim.
Bu süreçte zihin obezitesinin nasıl oluştuğuna bir bakalım;
- Çok yemek nasıl ki midemizi bulandırıp, şişirip gaz yapıyorsa, çok fazla karmaşık bilgi de insan zihnini bulandırır, gaz yapar, taşıyamaz hale getirir.
- Ebeveynler eskiden az ve yetersiz bilgi sahibiyken simdi ise fazla ve gereksiz bilgi sahibi oldu.
- Salgın öncesi ebeveynler bilmedikleri için yanlış¸ yaparken şimdi ise bilgi yüklü olmalarından kafa karıştırıp yanlışa sürüklenir oldu.

Uzmanlar olarak bu dönemde alanda çok güzel çalışmalar yaptık ve yapıyoruz. Aslında ne söylediğini değil ne söylemeyeceğini bilmektir uzmanlık farkı. Her detayı bireylere aktarmak bu alanda en iyi uzman olduğumuzu göstermez, aksine alanda etik çalışmadığımızı gösterir. Her detayın aktarılması sonrasında bu durum bireyler de hazımsızlık yapar. Bilgi havuzumuzdan filtreleyerek anlatmalıyız. Yaptığımız yayını hitap ettiğimiz kitleye göre ayarlamalıyız. Akademik bilgi detayları, o alanda çalışanlar ile paylaşılmalı.
Uzmanlara yönelik seminer, kurs, söyleyişi ve panellere sadece o alanda eğitim almış kişiler katılmalı. Örneğin; “Çocuğum için oyun terapisi almak istiyorum” diyen ebeveyne “Öncelik olarak siz çocuğunuzun pedojik uzmanı değilsiniz, oradan fayda alayım derken bilgi zehirlenmesiyle çocuğunuza zarar verebilirsiniz.”
Ayrıca nasıl ki her bulduğumuzu mideye indirmek zararlı ise her uzmana da kulak vermeyelim. Midenin hassasiyeti gibi zihnin de hassasiyetini korumalıyız.
Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, aşırı bilgi yüklenmesinin insanların bağışıklık sistemini zayıflatarak hasta ettiğini ifade ediyor. Fiziksel obezliğimiz, zihinsel obezliğe dönüşmemeli.
Fazla ışık göz kamaştırır, net görmeyi engeller.