Her millettin tarihinde, kültüründe, inançlarında yaşayan, yaşanılan, yaşatılan, milli ve dini bayramları vardır. Vâr olmaktadır. Vâr olacaktır da…
Türk milletinin milli ve dini bayramları:
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
30 Ağustos Zafer Bayramı.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.
Daha bir kaç gün önce evlerimizden de olsa coşkuyla kutladığımız 19 Mayıs 1919 Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramıdır.
Dini bayramlarımız ise iki tane olan Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramıdır.
Peki ya bayramlar bu kadar mıdır?
Bir çocuk sevindirdiğinizde onun heyecanlı kalp atışını duyuyorsanız o an o çocuğun bayramı olduğunu hissedersiniz.
Ya da ruhsal durumu darmadağın olmuş bir insana olumlu yönde düşünmesini sağlayarak bayram yaşatmış olursunuz…
Ahh nerede eski bayramlar dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. O zamanlar bayramdı. Peki ya şimdi? sadece tatil. Bayramlar çocuklara hediyeydi de biz mi anlamadık. Yoksa büyüdükçe böyle mi düşündük?
Son yıllarda bayram telaşı yok denecek kadar az. Ne heyecan, ne umut var insanlarda. Oysaki böyle mi idi bayramlar. Bayram tatile gitmek değil sevdiklerimizi ziyaret etmektir. Ve iade-i ziyaret beklemektir. Paylaşmaktır ekmeği, sevgiyi, muhabbeti…
Hayatı güzelleştirmek insanın kendi elindedir. Öncelikle küçük şeylerden mutlu olunursa böylelikle bayram heyecanı da kaybedilmez. Dolayısıyla mânevi değerlere sahip çıkılmış olunur.
Rahmet, mağfiret ve Kur’an ayı olarak bildiğimiz Ramazan ayının son günleri ekilenin karşılığının alınacağı hasat günlerindeyiz.
Malûm Cavid 19 dan dolayı camilerimiz, hânelerimiz boş geçse de beklenen bayram günü geldi. Bu bayramda neler mi yapmalıyız? Hasta ziyaretleri, komşu ziyaretleri, dost, akraba ziyaretleri gerçekleştirebiliriz diyemeyeceğim ne yazık ki. Ama hiç olmazsa telefonlarımızla sevdiklerimizi arayarak bayramlarını kutlaya biliriz. Sosyal medyayı doğru kullanmanın tam zamanı. Bu seferlikte böyle olsun dercesine arayın sevdiklerinizi mutlu edin, mutlu olun.
Zihniyetinde kötü düşünce oluşmuş, kalp kıran, her türlü eziyeti Allah’ın kullarına yaşatan biri bayram sevincini yaşayamaz. Yaşıyor gibi yapar. İnsanları aldattığını düşünür ama aldanan kendisidir. Kezâ insan denmez böylesi zihniyete.
Bir Hadis-i Şerif de:
“Sevabını Allah’tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.”
Kalbinizi öldürmeyin!
Türk İslâm âleminin mübârek Ramazan Bayramı’nı can-ı gönülden kutlar, insanlık için huzur, barış getirmesini temenni ediyorum.
BAYRAM EDER Mİ?
Gözler yaşlı yüreklerde yara var
Hüzünlü analar bayram eder mi?
Şehidimin bacısında kara var
Yiğitsiz haneler bayram eder mi?
Kimi sorar babam nerede ana
Bu acıya hangi yürek dayana
Kiminin elinde solmamış kına
Körpecik sunalar bayram eder mi?
İçimizde tükenmeyen sızı var
Bu hayatın hem kışı hem yazı var
Yol bekleyen iki küçük kızı var
Babasız sineler bayram eder mi?
Gülizar gönlünü saldı merağa
Gözünde yaşları döndü ırmağa
Nice torununu vermiş toprağa
Dedeler neneler bayram eder mi?
Selâmetle Eyvallâh