Sayıları çok az olmakta birlikte bazıları gerçekten demokrattır. Onları elbette ayrı tutmak gerekir. Ezici çoğunluğu ise hep zirvede kalacağını zannederler; herkesin kendilerine biat etmesini isterler. Her şeyi kendilerinin bildiğini yaptıklarının tek doğru olduğunu ve her şeyin en iyisini yaptıklarını söylerler; bazıları bu söylediklerine de gerçekten inanırlar. Bu iktidarlar ülkedeki iktidar olduğu gibi bir parti içi iktidar; bir dernek de iktidar sahibi olabilirler. Hiç bir fark yoktur. Bazı siyasi partilerde görülür ki muhalefet partisi olmaktan kaçınırlar, her ihtiyaç olduğunda iktidar partisinin yaması olurlar, kurtarıcısı olurlar. Kendi içinde doğruyu söyleyenleri ve davranış bozukluğunu dile getirenleri de partiye ihanetle suçlarlar. Parti içi iktidar da Allah’ın onlara verdiği bir lütuftur. Muhalefet ise haindir, partiye sızanlardır. Çünkü demokrasiye inanmadıkları için parti içinde de demokrasi olsun istemezler. Çünkü Türkiye’nin kaderi Amerika’dan çizilmektedir. Bu kadere inat; ülkemizin politikalarının ulusal bir çizgiye çekilmesini isteyen; antiemperyalist bir tutumla Bağımsız Türkiye, Yurtta Barış Dünya’da barış diyen , ülkesinin ve ulusunun kalkınmasını, çağdaş medeniyetler seviyesine yükselmesini isteyen unsurlardır. Siyasal partilerde ve tabi ki özellikle muhalefet partilerinde parti içi iktidarı ele geçiremediği sürece ülkemizde gerçeklerin topluma aktarılması ve toplumun aydınlanması konusunda yol almak mümkün görünmemektedir. Hele hele basını tekelleştirip özürlüğünü yok eden bir siyasal yapı varsa durum daha vahimdir.
Oynanan oyunu görmek bozmak gerekiyor. Kural şu önce böl sonra yönet. Ulaşılması gereken hedef Sevr. Amerika diyor ki: Ben Lozan’a imza atmadım. Ortadoğu’yu yeniden şekillendireceğim. ABD Kara kuvetleri Komutanlığı Dergisinde bir Ortadoğu haritası yayınlanıyor. Bu harita da Türkiye açısından Ortadoğu da Sevr ile ne hedeflenmişse ona göre sınırlar çiziliyor. Ve Eş Başkanlar oluşturuluyor. Eş başkanın ne olduğu ne ile görevli olduğunu ise neredeyse milletimizin yarısı bilmiyor.
Kimse sorgulamıyor, sormuyor, açıklama istemiyor. Ülkemizin en güzide muhalefet partileri ise muhalefetle uğraşıyor, yapılan en haklı eleştirileri bile hainlik sayıyor, toplumun nabzını tutmak istemiyorlar. Toplumun ne istediğinin farkına varmak istemiyorlar. Ne demiştik önce böl sonra yönet. Plan şu: HDP kendi kendini bitirdi barajı aşamaz; MHP’yi de parçaladık mıydı, barajı aşamaz. Başkanlık sistemini referanduma götürmek çok riskli ne olacağı belli olmaz. Kurultaylar sürecinde bir erken seçimle bu işi parlamento da bitiririz Anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunlukla bu işi hallederiz. HDP, MHP baraja takılırsa CHP’ de % 25-30 civarında oy alır 390-400 milletvekili çıkarıp Anayasayı istediğmiz gibi değiştiririz (Yani Türkçesi :ABD’nin Sevr planını hayata geçirip Eş Başkanlık görevimizi başarı ile tamamlarız.
Şimdi bu plan karşısında uyanık olmak gerekmiyor mu? Yazın sıcağına aldırmadan halka gerçekleri anlatmak için seferberlik ilan etmek gerekmiyor mu? Ama gazete köşelerine bakıyoruz, televizyonlara bakıyoruz, Alanya’da muhalefet yok. Tüm bunları eleştirince biz kötü oluyoruz, karıştırıcı oluyoruz. Ve saygısızlıkla suçlanıyoruz.
Epey uzun bir yazı oldu. Yazıyı Ulu Önder Atatürk’ün bir özdeyişi ve bir Atasözü ile bitirelim.
“Gerçekleri söylemekten asla kaçınmayınız.”
“Ağustos’ta yatanı zemheride böğülek tutar’