Shaman’s Band, Alanya’nın önemli bir değeri… 13 yıl önce kurulan, bas gitarda Hikmet Türen, elektro gitarda Cihan Gölbaşı, davulda Utku Ozan Öner ve vokalde Ertan Selim’in yer aldığı grup dünya müziklerine yönelmesiyle müzik piyasasına farklı bir boyut kazandırdı. Ayrıca grup, müzik piyasasına yön veren genç neslin dinlemeye hatta çalmaya cesaret edemediği kült parçaları çalarak da farkındalık oluşturuyor. Birbirlerine arkadaşlıktan öte aile bağı ile bağlı olduklarını belirten grup üyeleri geçtiğimiz hafta ‘Şaman Alevi’ adında 4 şarkıdan oluşan ilk albümünü çıkardı. Albümlerinin isminin saman alevini çağrıştırdığını belirten üyeler, “Saman alevi geçici olur. Ama biz Şaman Alevi’nin sönmesini istemiyoruz” dedi. Grup, Alanya Postası’na özel yaptığı açıklamalarda, yeni kurulan meslek birliği hakkında da bilgiler verdi. Pandemide 102 müzisyenin intihar ettiğini belirten Shaman’s, birlik ile tüm müzisyenleri kayıt altına alacaklarını dile getirdi.
’13 YILLIK BİR GRUBUZ’
-Gülşah Anak: Öncelikle sorularımızı yanıtlamayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. İlk başta Shaman’s Band grubunun üyelerini tek tek tanımak istiyoruz…
-Shaman’s Band: Merhana ben Hikmet Türen. Grubumuzun kuruluşundan beri varım. Yaklaşık 26 yıldır Alanya’da yaşıyorum. Alanya’ya geldiğim günden bu yana müzisyenlik yapıyorum. Grubumuz 13 yıllık bir grup. Güzel şeyler yapıyoruz.
Ben, Cihan Gölbaşı. Kuruluşumuzdan 4 yıl sonra gruba dahil oldum. Elektro gitar çalıyorum.
Ben, Ertan Selim. Grubun vokaliyim ve akustik gitar çalıyorum. Grup kurulduktan 1 sene sonra gruba dahil oldum ve 12 yıldır birlikteyiz. 12 yıldır da Alanya’da yaşıyorum.
Ben Utku Ozan Öner. Ben arkadaşlar gibi çok köklü değilim grupta. 4 yıldır gruptayım. Ama sanki başından beri gruptaymışım gibi hissediyorum. Davul çalıyorum.
‘GRUBUMUZ BİR PROJEYDİ’
-G.A.: Shaman’s Alanya’nın önemli değerlerinden bir tanesi. Yeni albümünüzden ve başarılarınızdan bahsedeceğiz ama öncelikle kuruluş aşamanızı bize anlatırsanız seviniriz. Nasıl ortaya çıktınız?
-S.B.: 2009 yılında bir projeydi aslında. İlk kurulduğumuzda 9 kişi olarak yola başlamıştık. Amacımız çok sesli bir müzik yapmaktı. O zaman nefesliler de vardı grupta. Klavye de vardı ama işin gerçeği birlikte çok fazla hareket etme imkanı, bu konforu bulamıyorduk. Daha sonra 4 kişiye indirgedik. Ardından alışılmışın dışında bir şeyler yapmak istedik. Kalitenin her zaman alıcısı da bulunur ve eğer yaptığınız işten sıkılmıyorsanız bu işi severek yapıyorsanız, iyi şeyler yaparsınız ve kendinizi de geliştirirsiniz. 2009 yılında temellerini attık. 2010 yılında grup 4 kişi olarak şekillendi. O zamandan bu yana 4 kişi olarak devam ediyoruz. Grubun ilk senesinde bize Cihan arkadaşımız katıldı. İlk kurulduğumuz zamanki gitaristimizin İstanbul’a gitme durumu çıktı. Daha sonra Ertan Selim katıldı. O da Konya’daydı. O sıralarda Yüksek Lisans yapıyordu. Aynı zamanda orada da sahne alıyordu. Ertan Selim ana vokal olarak gruba katıldı. Yine kurulduğumuzda birlikte olduğumuz davulcu arkadaşımızın Antalya’ya katılması üzerine grubumuza utku arkadaşımız katıldı.
‘SIKINTI İÇİNDEYSENİZ KALİTELİ BİR ŞEY YAPMANIZ ÇOK ZOR’
Tabii bazı şeyler kolay yetişmiyor. Kolay kolay büyütemiyorsunuz. Sürdürebilirlik çok zor. Özellikle bu tarz müzik grupları arasında devam etmek çok zor. Çünkü bir kere insanların yaşam kaygısı var. İnsanların kendini bu işe adaması, bu işten geçinmesi ve iyi para kazanması lazım. İyi para kazanması gerektiğini özellikle söylüyoruz, eğer sıkıntılar içindeyseniz kaliteli bir şeyler yapmanız gerçekten çok zor.
‘ARKADAŞTAN ZİYADE AİLE BAĞIMIZ VAR’
Grubun kuruluşundan sonra Alanya’da bir şeyin eksikliğini fark ettik. Genelde gruplar İngilizce repertuarlar yapıyorlardı. Ertan Selim’in de bu anlamda çok fazla dile hakim olması, Türkçe’den ziyade İngilizce, Sırpça, Arnavutça’yı ana dili gibi konuşması, tabii Rusça’yı da aynı şekilde… Böyle bir potansiyel varken neden dünya dillerinde şarkılar yapmıyoruz diye düşündük. İlk İtalyanca, Fransızc, İspanyolca, daha sonra biraz daha Slav dilleri… Biz daha çok dünya dillerine yöneldik. Gelen her misafir ya da dinleyen her misafir biraz daha kendilerinden bir şey bulsunlar istedik. Öncelikle bizim arkadaştan daha çok bir aile bağımız var.
‘BİZİM GRUBUMUZUN ASLA VERMEDİĞİ VE VERMEYECEĞİ ÖDÜNLER VAR’
-G.A.: Gelir düzeyinden ve geçimden bahsettik. Bazı şeyler keyifli olmayınca olması gerektiği gibi devam etmiyor dedik. Peki grup üyeleri müzik dışında başka alanlarla ilgileniyor mu?
Utku Ozan Öner: Ben Resim Öğretmenliği okudum. Bildiğiniz üzere Güzel Sanatlar Lisesi’nde resim ve müzik yan yana. Ben resim bölümündeki kişilerle çok anlaşamıyordum. Daha çok müzikten arkadaşlarım oluyordu. Ardından neden olmasın dedik. Aslında ilk Klasik Gitar ile başlamıştım. Şu an bu kazandığım paradan daha da düşük bir para kazansam kendimi keşfettim ve ben sadece Davulculuk yapmak istiyorum. Bizim grubumuzun asla vermediği ve vermeyeceği ödünler var. Müzik otoriteleri artık 2002lerin daha da üstü. 16-17-20 yaşındaki gençler sosyal mecralardan müzik piyasasına karar veriyor. Bu nedenle kült şarkıları bilen ve dinleyen insanların sayısı azaldı. Bunu hala sürdürmek Hattat sanatı gibi bir şey.
‘SEVDİĞİ İŞLE AİLESİNİ GEÇİNDİRMEK HERKESE NASİP OLMUYOR’
Ertan Selim: Ben de aslında İşletme mezunuyum. Daha sonra Yüksek Lisans yaptım. Kentsel dönüşüm projelerinin soyal ekonomik boyutları üzerine tezim var. Ama tabii ki herkes sevdiği işi yapmalı. Sevdiğiniz işi icra ederek para kazanmak ve aileni geçindirmek herkese nasip olmuyor.
‘İYİ Kİ DE MÜZİSYEN OLMUŞUM’
Cihan Gölbaşı: Aslında başka bir sektörde bir iş yapmadım. Ben de eğitimimi müzikle yaptım.İyi ki de müzisyen olmuşum diyorum. Gerçekten Utku’nun da söylediğine çok katılıyorum, müzik gerçekten insana farklı bir pencereden bakmayı, olayları daha ayrıntılı görmeyi öğretiyor. Zaten müzik kendi içerisinde bir matematik. Evet pandemi çok zor geçti ama biz birlikteliğimizle bir şekilde tutunduk ve ayakta kaldık. Bundan sonra da bir şeylerin daha da rahat olacağını düşünüyoruz. En önemlisi tabii şu an ilk albümümüzü yapmamız.
‘MÜZİSYEN OLACAĞIMA 6-7 YAŞINDAYKEN KARAR VEMRİŞTİM’
Hikmet Türen: Ben de yaklaşık 10 yıldan bu yana müzik dışında herhangi bir sektörde çalışmıyorum. Zaten ben müzisyen olacağıma 6-7 yaşındayken karar vermiştim. Eskiden bir orkestra 8- 9 kişiden oluşurdu ve çok kaliteli müzikler çalınırdı. Türkiye sanat anlamında çok iyi bir yerdeydi. Ben çocukken hayran hayran sahneyi izlerdim. Ben Hacettepe Maden okudum ama hiçbir zaman o işi yapmadım. Okurken hem basın sektöründe çalışıyordum hem de müzisyenlik yapıyordum. Pandemi çok zordu ama kısıtlamaların aralıklı olarak kaldırılması can suyu oldu. Biz grup üyeleri olarak hepimiz aşılandık. Bu sürecin bitmesi için de herkesin bir an önce aşılanması gerektiğini düşünüyoruz.
‘SAHNEDE ROCK HALAY ÇALMAMIZI İSTEDİLER’
-G.A.: Uzun süredir sahnedesiniz ve bu süreçte unutamadığınız bir anınız oldu mu?
-S.B.: Mutlaka birçok anımız var. Bildiğiniz üzere Alanya’da yerli misafirlerimiz de oluyor. Yaptığımız tarz aşağı yukarı belli oluyor ama yerli misafirlerimiz Ankara’nın Bağları ve Erik Dalı’na takmış durumdalar. Başka şarkı yokmuş gibi sürekli o parçaları istiyorlar. Neden bizim ülkemizi tanıtmıyorsunuz diye sitem ediyorlar. Ne çalalım diyoruz Ankara’nın Bağları diyorlar… Biz de zurnamız bağlamamız yanımızda değil diyoruz… Bu tarz eğlenceli anılarımız oluyor. Görüyorlar mesela Rock veya Cazz çalıyoruz. Bu sefer de ‘Rocak tarzında oyun havası var mı?’ diye soruyorlar. Hetta geçenlerde bir dinleyicimiz bizden ‘Rock Halay’ istedi.
‘BİZ ŞAMAN ALEVİ’NİN SÖNMESİNİ İSTEMİYORUZ’
-G.A.: Yeni bir albümünüz çıktı. Bu nasıl bir süreçti?
-S.B.: Albümüzdeki şarkıları daha önceden hazırlamıştık. Elimizde henüz albüme dökmediğimiz başka şarkılarımız da var. Türkçe ve İngilizce şarkılar da var. Bunları da teker teker kayıtları alıp insanların beğenisine sunacağız. Evet pandemi genel anlamında tüm dünya için olumsuz bir süreç ama bizim için bir fırsat oldu. Evde oturup sadece bunalıma girmek yerine üretmeyi ve ürettiklerimizi insanların beğenisine sunmayı seçtik. Yaptığımız şarkıları gittik kayda aldık. Albümdeki 4 şarkının 3’ünün sözü ve müziği bize ait. Diğer parçanın da müziği bize ait ama sözleri Karadeniz’deki bir şair bir arkadaşımızın sözleri. Kayıtlarımız birkaç ay önce yapıldı. Ama biz bu şarkıları ne zaman çıkaracağımızı ve içimize ne zaman sineceğini tartışıyorduk. Onun nasibi de geçen haftaymış. Tüm dijital platformlarda var. Adını ilk Şaman Alevi diye koyduk. Saman alevini filan çağrıştırıyor ama Saman alevi geçicidir. Biz Şaman Alevi’nin sönmesini istemiyoruz.
‘PANDEMİDE 102 MÜZİSYEN İNTİHAR ETTİ’
-G.A: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey bizler aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
S.B.: Türkiye’de sanat alanında ki bunu sadece müzikle betimlemek yanlış olur. O kadar kıymetli isimler var ki sana t alanında ne yazık ki onlar kayboluyorlar. Anlaşılamamaktan değil bu biraz ötelenmekten… Bir ülkede eğitim seviyesi ne kadar yükselirse o ülkenin sanatı ve bilimi de o kadar yükselir. Ama bilimsellikten uzak, kulaktan dolma bilgilerle dünya görüşü edinmeye çalışıyorsanız siz bütün değerlerinizi yok etmeye mahkumsunuzdur. Birey olarak sanatçımıza ve bilim adamımıza sahip çıkmamız lazım. Biz müzisyenler olarak bir şey yaptık ve Türkiye’ye yeni bir meslek birliği kurduk. Türkiye İcracı Müzisyenler Birliği… Sahnede çalışan müzisyenlerin olduğu bir birlik. Özellikle bu pandemide gördük ki gerçek yardıma ihtiyacı olan müzisyenlerden ziyade kamuoyuna mal olmuş ve bizce ortaya da çok fazla bir şey koymamış birçok sanatçı çok paralar kazandı. Amacımız Türkiye’de yaşayan bütün müzisyenlerin kayıt altına alınması. Müzisyen tıpkı bir esnaf gibi çalışıyorsa vergisini verecek. Ama devlet de müzisyenine sahip çıkacak. Bu sene pandemide 102 tane müzisyen arkadaşımız intihar etti. Müzisyenlerin aylık bir maaşı yok, müzisyenler günlük çalışıyorlar. İşletmeciler ne yazık ki müzisyenlere parasını vermek istemiyorlar. O insanların ölümünde sizin de payınız var. – Gülşah ANAK