Doç. Dr. Musa Uludağ’agöre, yaz aylarının uzaması ve erken gelmesi, kuraklık riskini ve su ihtiyacını artıracak. Tarımsal alanlarda sulama ihtiyacı artacak ve şehirlerde de su sıkıntısı yaşanabilir. Barajların doluluk oranları yetersiz kalabilir ve yeraltı suları beslenemeyebilir. Küresel ısınma, okyanusların aşırı ısınmasına ve atmosfere yoğun su buharı salınmasına neden oluyor. Bu da ani ve şiddetli yağışlara yol açıyor. Şehirlerde yeşil alanların azalması ve betonlaşmanın artması, sel riskini artırıyor. Dere yataklarının ıslah edilmesi ve beton kanallara dönüştürülmesi, suyun yeraltına sızmasını engelliyor ve sel felaketlerine yol açıyor. Kuraklık ve sellerle mücadele için doğayla uyumlu şehirler kurmak gerekiyor. Yeşil alanlar ve doğal parklar artırılmalı, akarsular ve dereler kendi haline bırakılmalı. Şehir planlamaları afet risklerine göre yapılmalı ve binalar buna göre inşa edilmeli. Vatandaşlara doğa ve afet bilinci eğitimi verilmeli. Doğal afetler önlenemez, ancak doğru yönetim ve önleyici tedbirlerle etkileri azaltılabilir. Deprem, sel, taşkın ve heyelan gibi afetler, ekosistemin doğal bir parçasıdır ve her zaman yaşanacaktır. Önemli olan bu afetlere karşı hazırlıklı olmak ve gerekli adımları atılmalı. -Haber Merkezi