Üniversite okuduğum yıllarda her öğrencinin yaşadığı gibi ben de parasal sorunlar yaşadım. Bu sorunları yaşamamdaki en büyük sebep zamlardı. Yöneticilerimizin, ‘kaşıkla verip kepçeyle alma’ alışkanlıkları değişmediği için cebimize giren üç beş kuruş parada bir anda uçup giderdi. O zamanlar gazetecilik bölümü okumanın verdiği hevesle elektrik, doğal gaz ve diğer ürünlere yapılan zamlara, hem tepkimi göstermek hem de kendimi geliştirmek için ‘Zamcık’ adlı bir köşe yazmıştım. Şimdi bu yazımı son yapılan zamlar sonrasında tekrardan güncellemek istedim. Bugün görev yaptığım Alanya Postası Gazetesi’nde bu fırsatı kavuştuğum için çok mutluyum.
Türkiye’de zam kelimesini ne zaman duysam aklıma ilk gelen Levent Kırca’nın Olacak O Kadar programında mizahen zamları eleştirdiği ‘Zam Miktarı’ oyunu aklıma gelir. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, elektrik ve doğal gaza %9 oranında zam yapmasının ardından Levent Kırca’nın bu muhteşem oyununu bir kez daha izledim. Kırca, oynağı oyununda şöyle diyordu.’’Önemli olan zammın miktarı değil, işlevidir.” Oynadığı oyunda yapılan zamları ne kadarda güzel özetlemiş üstat. Tabi Türkiye’de her şey zam yapmakla bitmiyor. Yapılan zamlar sadece vatandaşın cebini etkilemiyor. Öyle ki; Türkiye’nin her yıl çeşitli yerlerinden milyonlarca üniversite öğrencisi başka şehirlere okumaya gider. Devletin üniversite öğrencilerine yönelik beslenme, barınma, gıda gibi ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ve özel yurtlardaki pahalılık, üniversite öğrencilerini eve çıkmak zorunda bırakır. Çünkü öğrenciler, ‘barınma’ ihtiyacını karşılasalar, önlerine‘ısınma’ ihtiyacı, ısınma ihtiyacını karşılasalar bu kez de önlerine ‘gıda’ sorunu çıkıyor. Kimileri doğal gazla, kimileri de elektrikli ısıtıcılarla ısınır ama bazıları ise sadece üzerine aldıkları bir çift battaniyeyle. Gençler arasında genelde en çok tercih edileni ise bir çift battaniye olur. Bazıları da soğukla mücadele etmek için ara sıra kombiyi açıp kapatır. Doğal gaz ve elektrik faturalarının çok gelme korkusuyla yaşayan üniversiteli gençler bir kış dönemini bu şekilde geçirir. Bu yüzden yapılan zamlar üniversite okuyan milyonlarca öğrencinin belini büküyor. Son yapılan %9’luk zamlardan sonra üniversiteli dostların yaşadığı bu sorunları kaleme almadan yapamazdım. Zaten seslerini kimse duymuyor, nasıl yaşadıklarını kimse görmüyor, ne şartlarda okuduklarını kimse bilmiyor. Aslında ısınmanın ve barınmanın yanında yapılan bu zamlar öğrencilerin cebindeki beslenmeye ayırdıkları üç beş kuruş paraya darbe vuruyor. Kısacası öğrenciler bir süre daha makarnaya talim etmeye devam edecekler. Üniversiteli öğrencilerin eve çıkması, her ne kadar başka anlamlara çekilse de asıl meselenin barınma olduğunu pek çoğu bilmez. Üç gün önce elektrik ve doğal gaza yapılan %9’luk zamlar sonrasında bu kışta üniversite okuyan öğrencileri bir çift battaniye kurtarmayacağına benziyor. Bizzat tanık olduğum ve nasıl yaşadıklarını gördüğüm üniversite öğrencilerinin, yaşadığı sorunlara umarım biraz olsun dikkat çekebilmişimdir. Keşke bu zamlardan, üniversite okuyan gençleri uzak tutmanın bir yolu olsaydı.
Vatandaşlara gelince, onlar bu zamlarla yaşamaya alıştı. Artık kimse zamlara karşı yaşam mücadelesi de vermiyor. Tepkisiz de kaldılar diyebilirim. Kışın yaklaşmasıyla kabarık gelecek faturalar kimseyi kara kara düşündürmüyor da. Halklılarda çünkü yöneticilerimize göre Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) 10 bin doların üzerinde. Ama yinede şunu belirtmek isterim. 4 kişilik bir aile aylık ortalama 230 kilovat elektrik tüketerek, 83.2 lira fatura ödüyordu. Zamdan sonra ise bu fatura 90.6 kuruşa çıkıyor yani yaklaşık 7 liralık bir artış söz konusu. Doğal gazda ise ayda ortalama faturalara 15 liranın yansıması bekleniyor. Yılbaşından sonra ise tüm ürünlerde geçerli olacak zamlar da cabası. Usta oyuncu Levent Kırca’nın oyununda ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum. Unutmayın,‘’Önemli olan zammın miktarı değil, işlevidir’’.
- - - -