“İnsanların en hayırlısı başka insanlara en fazla faydası dokunandır” buyruğu yolumuzu aydınlatan bir kandil gibi duruyor. Bu faydanın en fazla olması için ne yapabiliriz?
Bilimsel çalışmak her konuda olduğu gibi vazgeçilmez şiarımız olmalıdır. Sosyal hizmetler, ödevler ve görevler, özel ve uzman ekipler tarafından dikkat ve ihtimam ile ilim ve irfana uygun olarak düşünülmeli ve bölüşülmelidir. Ehline göre olanca güçle bilimsel olmak zorunluluğu vardır. En güçlü vasıf bilimsel ölçülere göre yapma vasfıdır. En büyük başarı bilimsellikle sağlanmaktadır. En verimli yatırım bilime yapılan yatırımdır. Bilim, hizmet ve çalışmaların bilimsel olması için gereklidir. Bilim, çok büyük zahmetleri çok küçük şeylere indirgemekte, çok büyük zahmetleri halletmekte, dağları devirmektedir.
Hizmetlerin mutlaka planlı olması şarttır. Nasıl ki, bir apartman yapılacağı zaman, birkaç metre boyunda ozalite çekilmiş planlar yapılıyor; tesisat planı, alt kat planı, yandan görünüş, önden görünüş, üstten görünüş gibi detaylar, girintiler-çıkıntılar, baca deliklerine varıncaya kadar belirtiliyorsa aynen onun gibi hizmetlerin de planlanması lazımdır. Avrupalı planı güncel ve peynir ekmek gibi tabiî hale getirmiş ve bunu uygulamaktadır. Onun için, sosyal olayların da, hizmetlerin de mutlaka hiç olmazsa, bir apartmanın yapılışı kadar planlı olması gerekir.
Şahsiyet sahibi insan sorumluluk taşıyan; kendi hareketlerinden olduğu gibi, şuurunun eriştiği bütün hareketlerden kendine sorumluluk payı çıkaran insandır. Yüce gönüllü insanlar bütün insanlara karşı kendisini mesul hisseder. Onlar, hizmet sınırlamasına karşıdır. Onların hizmet alanı bütün dünyadır. Bütün dünyanın Eşref-i mahlûkât, zübde-i kâinat ve hülâsa-i mevcûdât olan insanlarıdır. Hatta Onlar, “bu kâinatın nizamı bizden sorulur” diyecek bir sorumluluk hissine sahiptir.
Şöyle dersek iddialı bir söz söylemiş olmayız: “Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’dir. Çünkü Osmanlı’nın bütün fertleri Mevlânâ’dan feyz almışlardır. Mesnevî onların ahlâk kitabı olmuştur. Osmanlı olup da, eli kalem tutup da ister kadı olsun, ister asker olsun, ister şair olsun, ister esnaf olsun Mevlânâ’yı bilmeyen yoktur. Mevlânâ’dan feyiz almayan yoktur.”
“İnsanın kıymeti, himmeti kadardır. Yâni hayalinden, arzusundan geçen hizmet alanı kadardır. Ne kadar yere hizmet etmek istiyorsanız, kıymetiniz o kadardır. Ne kadar büyük işler yapmak istiyorsanız, büyüklüğünüz o kadardır”. Hizmet sahasını şöyle ortaya somut bir şekilde koyarsak: “Sadece Türkiye hudutları içinde bahis konusu değildir, Türkiye’nin dışındaki insanlar da bizim kardeşimizdir… Yugoslavya da bizim ilgi sahamıza girer, Yunanistan da girer, Bulgaristan da girer, Kafkasya da girer, Orta Asya da girer, Hindistan da girer, Bengladeş de girer, Güneydoğu Asya da girer, Çin de girer… Yani, biz her tarafla da ilgiliyiz.”
Hizmet ufkumuzun sınırlarında sadece müslümanlar yoktur. Hiç kimseyi dışlamadan ve dışarıda bırakmadan bütün insanlara yönelik çalışma ve hizmet yapmak gayemiz olmalıdır. İnsanları Hz. Âdem’den kardeş olduğu için sevmelidir.
İnsanları Türkiye halkına faydalı çalışmalar yapmaya yönelttiğimiz gibi, pencerelerimizi dünyaya açmalı, fakir ülkeleri görmeli, oralara yatırımlar yapmalı ve yardımcı olmalıyız. Bunları yapan kimselerin de olduğunu biliyoruz, duyuyoruz; Türkmenistan’a, Özbekistan’a, Kırgızistan’a, Azerbaycan’a giden, fedakârca oralarda yatırım yapan, kâr etmediğini bile bile oraya fabrika taşıyan kimselerin olduğunu da sevinerek görüyoruz.
Rahmetli dedem “Hizmet alanımızı sadece insanlarla da sınırlı tutmamalıyız. Çevre de, hayvanlar da bizim hizmet sahamızı teşkil eder. Eşyayı bile tahrip etmek istemiyoruz… Çevreyi tahrip etmek istemiyoruz, çevreye çöp bile atmak istemiyoruz… Bir ağacın dalını bile kırmak istemiyoruz. Bir ağaç zarara uğradığı zaman, kalbimiz buruklaşıyor” derdi.
Annem de “Çevreye bakışımız; güllerle konuşan, onların dertleriyle dertlenen, dağlar ile taşlar ile seherlerde kuşlar ile Rabbini anan Yunus Emre’nin çizgisiyle devam etmelidir” derdi.
Günümüz algı dünyasında, sadece şahsi menfaat temin etmek için birçok kurum ve kuruluşlarda boy gösteren, reklam yapıp insanların takdirini kazanma derdinde olan niceleri var…
Gayesi sırf Hak rızası olan hizmetlerin neticesi bu dünyada beklenmez…
Selam olsun başkasının derdiyle dertlenip hizmet eden yüce gönüllü insanlara…
Muhabbetle…