Takvim sayfaları değişmiş, yeni bir yıl başlamıştı. Sabah erken sokağa çıktığımda hava soğuk, rüzgar yüzüme ince bir bıçak gibi vuruyordu. Sokaklar sessizdi ve ben bunun huzur olduğunu düşünüyordum ki, manav tezgahına yaklaşan yaşlı bir adam dikkatimi çekti. Elindeki bozuk parayı sayıyor, sonra duraksıyordu, izlemeye başladım. Almak istediği domateslere bakıyor, ama parmakları ürkekti. Birkaç saniye oyalandı ve cebine koyduğu paralarıyla sessizce uzaklaştı. O an, sessizliğin huzuru bozuldu. 

Bu, sadece bir sabahın hikayesi değil. Bu artık, Türkiye’nin her sabahının hikayesi. İnsanların, ne alacaklarına değil, neyi alamayacaklarına karar verdiği bir dönem. Asgari ücrete yapılan zammın ardından anında her şeye zam geldi. Yorgunluğun sadece bedenlerde değil, umutlarda da kendini gösterdiği bir dönem.

NASIL BU HALE GELDİK?

‘Her şeyin bir sebebi vardır’ derler. Peki bu hale gelmemizin sebebi nedir? Ekonomik kriz mi? ‘Hayır’ bu sadece bir sonuç. Sebep, yıllardır süregelen kötü yönetim, plansızlık, liyakatsizlik ve en acısı, halkını dinlemekten vazgeçmiş siyasiler. Ekonomi dediğimiz şey matematikten ibaret değildir, içinde insanların umutlarını, emeklerini, hayallerini ve güvenini barındırır. Bugün bu ülkede insanlar çalışıyor, ama karşılığını alamıyor. Öğretmen maaşıyla ay sonunu getiremiyor, doktor ülkesini terk etmeyi düşünüyor, çiftçi üretmekten vazgeçiyor. Sokak röportajında  insanlar sorduğum sorulara cevap vermiyor, çünkü korkuyor. Adalet arayanlar, hak isteyenler yalnız bırakılıyor. Bu tabloda sadece bir avuç insanın yüzü gülüyor onlar da sistemin kazananları.

BİR ÇIKIŞ VAR MI?

Elbette bir çıkış var. Ama önce kendimize şu soruyu sormamız lazım: Gerçekten bu düzeni değiştirmek istiyor muyuz? Çünkü değişim insanın içinde başlar. Başkalarından beklediğimiz her şey, aslında bizim cesaretimizde gizli. Belki de en zor olan şey yeniden başlamaktır. Çünkü yeniden başlamak cesaret ister, inanç ister, umut ister. Bu halkta bu güç var. Biz, her seferinde küllerimizden doğmayı başardık. Bugün de başarabiliriz. Ama önce birbirimize inanmalı, bu ülkenin gerçekten daha iyisini hak ettiğine emin olmalıyız. 

Oscar Wilde ne demiş: “Hepimiz çukurun içindeyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.”

‘Per aspera ad astra’