Tembellik ve modern dünyanın ertelenen potansiyeli
Tembellik deyince çoğumuzun aklına fiziksel bir eylemsizlik gelir. Ama Tolkien’in Orta Dünya’sında tembellik bundan çok daha derindir; cesaret gösterme fırsatını kaçırmak, sorumluluktan kaçınmak, harekete geçmesi gereken anı ertelemek de tembelliğin bir türüdür. Bugün modern dünyada da karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri bu: İnsanlar, daha iyi bir gelecek için adım atmıyor, kendi konfor alanlarında kalmayı tercih ediyor ve sorumluluklarını sürekli erteliyor. Potansiyelimiz var, kaynaklarımız var, bilgimiz var… Ama harekete geçmiyoruz. Bu da hem bireysel hem toplumsal bir çürümeye yol açıyor.
NUMENOR’UN ÇÖKÜŞÜ: RAHATA ALIŞMANIN BEDELİ
Tolkien’in tembellik üzerine en etkileyici anlatılarından biri, Numenor’un Çöküşüdür. Numenor halkı, Valar tarafından ödüllendirilmiş ve onlara uzun ömür verilmiştir. Başlangıçta bu halk, denizlere açılıp yeni yerler keşfeder, bilgiyi arar ve gelişir. Ancak zamanla rahata alışırlar. Bilgi arayışını bırakır, sadece sahip olduklarıyla yetinmeye başlarlar. Bu rehavet, onları yavaş yavaş yozlaştırır ve sonunda kendi çöküşlerini hazırlar.
Modern dünyada da Numenor’un bu çöküşünü fazlasıyla görüyoruz. Teknolojik gelişmelerle birlikte yaşam konforumuz arttı; işlerimizi daha kolay yapıyoruz, bilgiye daha hızlı ulaşıyoruz. Ama bu konfor, bizi harekete geçmekten alıkoyuyor. Artık çaba göstermek yerine her şeyi hazır bekliyoruz. Bilgi elimizin altında ama derinlemesine öğrenmiyoruz; sorunların farkındayız ama çözüm aramak yerine bekliyoruz. Tıpkı Numenor halkının zamanla rehavete kapılması gibi, biz de bu rehavetin içinde kayboluyoruz.
THEODEN’İN UYKUSU: CESARETİ UYANDIRMAK
Tembelliğin bir başka yansımasını Rohan Kralı Theoden’da görürüz. Yüzüklerin Efendisi serisinde Theoden, Saruman’ın büyüsünün etkisiyle bir çeşit uyuşukluğa ve edilgenliğe kapılır. Saruman, Theoden’i fiziksel olarak zincirlemese de, zihinsel olarak felç eder. Theoden, yıllarca tahtında oturur ama hiçbir şey yapmaz. Halkı tehlike altındadır, düşman kapıya dayanmıştır ama o harekete geçmez. Ancak Gandalf’ın gelişiyle birlikte bu uykudan uyanır ve sonunda cesaretini toplayarak halkını kurtarmak için savaşmaya karar verir.
Theoden’in bu hikayesi, modern insanın durumunu çok iyi özetler. Hepimiz bir noktada uyuşmuş haldeyiz. Sorunların farkındayız, çözümün ne olduğunu biliyoruz ama harekete geçmiyoruz. Tembellik, yalnızca fiziksel eylemsizlik değildir; bazen sorumluluktan kaçınmak, cesaret gerektiren adımları atmaktan korkmak da tembelliktir. Theoden gibi, biz de uyanmayı bekliyoruz. Ama modern çağda bizim Gandalf’ımız kim olacak? Bizi kim harekete geçirecek?
MODERN DÜNYANIN ERTELEME HASTALIĞI
Tembelliğin modern dünyadaki en yaygın hali, sürekli ertelemek olarak karşımıza çıkıyor. Daha iyi bir dünya yaratmak için adım atmayı erteliyoruz. Çevre sorunlarını çözmek, toplumsal adaleti sağlamak, bireysel olarak kendimizi geliştirmek gibi konuları sürekli ileri bir tarihe bırakıyoruz. “Bir gün yaparım” diyoruz, “yarın başlarım” diyoruz ama o gün hiçbir zaman gelmiyor. Tembellik, bizi bir tür eylemsizliğe sürüklüyor ve potansiyelimizi gerçekleştirmemizi engelliyor.
Tolkien’in hikayeleri bize, harekete geçmenin ne kadar önemli olduğunu sık sık hatırlatır. Frodo, yüzüğü taşıma görevini kabul etmese Orta Dünya yok olurdu. Sam, Frodo’ya yardım etmeyi sürekli erteleseydi bu yolculuk asla tamamlanamazdı. Gandalf, bir gün uyanırlar diyerek bekleseydi Rohan asla savaşamazdı. Her şey bir adımla başlar; tembellik ise bu adımı atmaktan korkmaktır.
UYANMAK VE HAREKETE GEÇMEK
Belki de bugün hepimizin Theoden gibi uyanmaya ihtiyacı var. Modern dünyanın konforu bizi uyuşturmuş olabilir ama harekete geçmediğimiz sürece sorunlarımız çözülmeyecek. Tembelliği bırakıp cesaret göstermenin, sorumluluk almanın zamanı geldi. Çünkü harekete geçmediğimiz her an, hem bireysel hem toplumsal olarak daha da geriye gidiyoruz.
Tolkien’in hikayeleri bize, harekete geçmenin ve sorumluluk almanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Çünkü her şey bir adımla başlar. Eğer biz bu adımı atmazsak, hiçbir şey değişmez. Tembellik, insanı rahat bir uyuşukluğa sürükler ama bu rehavetin sonunda her zaman çöküş gelir. Numenor’un çöküşü, Theoden’in uykusu… Bunlar bize hep aynı şeyi söyler: Uyan ve harekete geç.
Bir sonraki bölümde, oburluk ve modern dünyanın bitmek bilmeyen tüketim alışkanlıklarını, Tolkien’in karakterleri üzerinden ele alacağız.