Ergenlik dönemi, hemen herkesin geçirdiği sancılı dönemlerden biridir. Ergen bir bireyde genel olarak gözlemlenen kendi kabuğuna çekilme ve kimseyle iletişim kurmak istememe, arkadaşlardan uzaklaşma, motivasyon sorunları, sorumlulukları aksatma, ders çalışmakta zorlanma ve notlarda düşüş, dikkat eksikliği ve odasında çıkmam istememe asosyal vb tavırlardır. Bu özellikler ailelerin farklılıklarına bağlı olarak değişim gösterebilir.
Bu sancılı dönemde ailelerin tutumu oldukça önemlidir. Peki aileler bu dönemi hasarsız veya en az hasarla nasıl atlatabilir, gelin bunların üzerinde duralım.
Öncelikle, ailelerimiz bu dönemde sabırlı ve tutarlı davranışlar sergilemelidir. Sabırlı derken sınırlarınızdan ve rutinlerinizden ödün vermekten söz etmiyorum. Bu dönemde duygu ve davranışlarda kendi bakış açınızdan bir şeyler aramak havanda su dövmeye benzer. Bu yüzden empatik yaklaşım işinizi kolaylaştıracaktır.
Bir diğer konu, takındığımız üslup oldukça önemlidir. Dikteler ve emir kipleri çocuğunuzun üzerinde olumsuz etkiye sahip olacak ve size beklenmedik yüksek reaksiyonlar göstermesine sebep olacaktır. Onları kendiniz gibi birer birey olarak kabul etmeli ve söylemlerimizi buna göre şekillendirmeliyiz.
Arkadaşça yaklaşımlar, makul seviyede olmalı lakin onun annesi-babası olduğunuzu hatırlamalı ve ona göre davranmalısınız. Güven, esas olmalı tavır ve davranışlarınızda. Ergen bir birey, güven duygusu sağlanmadığı takdirde kabul ve onay görmek için yalana veya gizleme yoluna başvuracaktır. Bu yanlış tutumun kalıcı hale gelmemesi adına tepkilerinizi uç seviyelerde göstermekten kaçınmalısınız.
Kontrol mekanizmanız çalışıyor durumda olmalı lakin, bu tutum çocuğunuza baskıcı ve sıkıcı bir anne baba modeline dönüşmemelidir. Bu dönemde akranları tarafından kabul edilmek için benzer ve taklit davranışları oldukça sık yapacaklardır. Çocuğunuzun kendini bulması ve karakterinin oturması sürecini sağlıklı atlatabilmesi adına çocuğunuzu iyi gözlemlemeli ve tanımalısınız.
Madde bağımlılığı en çok bu dönemde ortaya çıkan yanlış bir davranış türüdür. Bunu engellemek yine çocuğumuzun hayatının doğru şeylerle doldurulması ile olabilir. Spor veya sanat ile ilgilenen bir genç hayatının her anını dolu dolu ve programlı yaşayacağı için kendini savruk ve boş hissetmediğinden yanlış ortamlarda bulunmaz.
İşte bu vb. tüm özelliklerin herkesin yaşadığı bir süreç olduğunu, her kişide ve ailede farklı reaksiyonlarla gerçekleştiğini bilmeli ve kendi ergenlik dönemimizle kıyaslamamalıyız. Unutmayın ki, her çocuk özel ve değerlidir, her çocuk bir tohumdur, ışığı doğru yerden aldığında ve sulandığında mutlaka büyüyecek ve çiçek açacaktır. Sevgiyle kalın...