Ülkemiz ve bölgemizin, döviz girdisi sağlaması ve istihdam yaratma gibi katkıları dolayısıyla önemli bir yere sahip olması açısından Turizm sektörü bölgesel anlamda her zaman gündemimizin üst sıralarını meşgul etmiştir. Aslında bu ilginin ulusal anlamda da daha sık gündeme gelmesi ve ulusal medya kanallarında da kendine daha fazla yer bulması gerekmektedir.
Gelirlerin döviz cinsinden olması o ülkede uygulanan kur politikaları ve ekonomik göstergelerinde talep üzerinde etkisi sektörde diğer ülkelerle olan rekabetimizi de olumlu veya olumsuz etkilemektedir.  
Genel geçer kural döviz kurlarındaki azalmanın talebi arttırdığı artmanın da talebi olumsuz etkilediği yıllar içinde gördüklerimizdir. Sık sık dalgalanma yaşayan kurların gelen misafir içinde ülke ile ilgili olumsuz etkisini görmemiz mümkün olmaktadır. Bu aynı zamanda orta ve üst gelirli gruplarında çok tercih ettiği bir durum değildir.
Yapılan araştırmalar bundan sonraki yıllarda gelen misafirlerin talebini üç ana faktörün etkileyeceğini göstermektedir.
**Gidilen yerlerde uygulanan çevre politikaları…
**Gidilen yerlerin ekonomik istikrarı…
**Gidilen yerlerin alt ve üst yapılarının durumları…
Bunları her biri ayrı ayrı incelenmesi ve oluşturulacak turizm politikalarında üstünde ısrarla durulması gereken unsurlardır. 
Son birkaç yıldır TL’sinin güçlenmesi ancak maliyetlerinde kontrol altına alınması ile uzun dönemde sektörün ekonomiye olan katkısını arttıracaktır. Aksi takdirde sürekli pahalı hale gelen bir ülke olmak kaçınılmazdır ve bu turizm gelirlerinde gelen kişi ile doğru orantılı bir katkı sunmayacaktır. Bu aynı zamanda zaman içerisinde talebinde olumsuz etkilenmesine yol açacaktır.
TL’nin aşırı güçlenmesi ve maliyetlerin bunun üzerinde artması sektör paydaşlarının da ticari risklerini arttırmaktadır. Şu anda sektörün sürdürülebilir büyümesinin önündeki en büyük engeldir. 
Uygulanan ekonomik politikalarda sektör pozitif ayrımcılığı yarattığı ekonomik katkı ile hak etmektedir ve cesaretlendirici teşvikleri kamu yönetiminden beklemektedir.