İlk genel başkanı seçildiğinde tarzını ve dilini çok beğendiğim CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'e sonradan şaşırmaya başladım.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltı ve tutukluluk sürecinde ki Özel'e sözüm yok.
Teşkilatlarını diri tutmak ve yakaladığı rüzgarı devam ettirmek adına bir yol izledi.
Kısmen başarılı oldu.
Sonrasında, özellikle cumhurbaşkanı adaylığı için yaptığı çıkış ve söylemleri çok ilginç geldi.
Misal alternatif Cumhurbaşkanı adayının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş'ın olacağını, partisinin seçimde 400 milletvekili çıkartarak Anayasayı değiştirmesiyle İmamoğlu'nun serbest kalacağını ve Başbakan olacağını söylemesine bir anlam veremedim.
Yani, 'halamın bıyığı olsa amcam olur' gibi bir şey.
Zaten sonrasında Cumhurbaşkanı adaylığı için Yavaş'ın ismini vermediği gibi işaret bile etmedi.
Kameraların bantlanmasıyla ilgili anlattığı çorba mevzusu ise tam bir bomba. İzahı olmayanın mizahı olur.
Lokantalarda çorba esprileri gırla gidiyor.
Bunlar seçim atmosferine gereksiz erken girmenin zararları.
Seçimlere üç yıldan fazla bir zaman varken yerel seçimleri kazandın diye erken genel seçime gidilecek diye bir kural yok.
Muhalefet istedi diye ülkede seçim olmaz.
Ayrıca, ısrarla, 'aday değilim' demesi de ne kadar doğru tartışılır.
Bir partinin genel başkanı, birinci doğal adaydır.
Değilsen de zamanı gelince, 'değilim' der, adayı açıklarsın.
Gereksiz erken seçim süreci uzadıkça çelişkilerin artması doğal.
Suni seçim sürecinden çıkılması bence CHP'nin menfaatine olur.
Eğrisiyle doğrusuyla, siyaset demokrasimizin teminatı, olmazsa olmazı ve en büyük denetim mekanizmasıdır.
Siyasi kurum ve şahıslara yapılan saldırı, kimden ve nereden gelirse gelsin kabul edilemez.
Sayın Özel'e yapılan çirkin saldırıyı şiddetle kınıyorum, kendisine geçmiş olsun diliyorum.