Aslında yıllardan beri sorulan, sorgulanan bir şeydir.
Kamu görevlisi için her zaman bir kaçış rampası vardır, bu rampa akla ve vicdana uymak zorunda değildir. Tıpkı Alanya’da da kulak arkası yapılan birçok şey gibi.
Mesela Alanya İskelesi.
Mesela karayollarında devam eden birçok çalışma.
Mesela taş- maden ocakları.
Mesela Alanya girişindeki heykel alanı.
Yazımıza başlıklarda yer alan konulardan Alanya İskelesi ile devam edersek, alanda geçen yıldan farklı hiç bir gelişme olmadı.
İmar durumundan tutun, alt yapı (yazın caddeye yayılan kanalizasyondan söz ediyorum), yangın güvenliği, yürüyüş yolu ve çevre düzenlemesi, teknelere çeki-düzen, asayiş önlemleri gibi birçok konu geçen yıl ne ise, bu yıl da aynı olacak gibi görünüyor...
Peki neden bir arpa boyu yol alınamadı?
Meşhur mevzuat meselesi var. 40 yıl öncenin ihtiyacına göre hazırlanan mevzuat, iskelenin yerel yönetime ya da başkaca bir resmi kuruma değil, 25 üyeli balıkçılar kooperatifine verilmesini istiyor. Bu durumun hiç bir fayda sağlamadığını deneyimleyen kentimizin yönetenleri AK Parti ilçe Başkanı, Alanya Belediye Başkanı ve Alanya Kaymakamı Ankara’ya gidip meseleyi enine boyuna anlattılar, ancak değişen bir şey olmadı. Mevzuat üstün geldi.
Elbette mevzuat, yasa ve yönetmelikler uygulanmalı. Buna kimsenin diyeceği yok ancak ihtiyaca cevap vermediği yerlerde revize edilmesi yasama ve yürütmenin görevi değil mi? Ya da mevzuat yetersiz hali ile korunacaksa denetim yapılması gerekmez mi?
Ama olmuyor. Çözümsüzlük üzerine kurulan sistem, Alanya’nın kıyı ile en önemli etkileşim alanında her şeyi kitliyor.
Mevzuat iskeleyi emanet ettiği kişi ve kurumdan sonuç istemeli. Maalesef o da yok.
Ülkenin en büyük sorunu bu bence. Kamu yararı ile koltuk yararı zıt düşüyor.
Sorumlu yetkili değil, yetkili sorumlu değil.
Alanya İskelesi’nin açılmasına izin veren iktidarın bu sorunun çözümü için de gereğini yapması gerekmez mi?
Ya yetki verilen kooperatif değiştirilmeli, ya da yetki verilen kooperatif çalıştırılmalı. Sezon gelirken hala çözülememiş bu sorunun neler yaratacağını şimdiden söylemek mümkün.
Alanya İskelesi için ‘Kentin Şahnişini’ denirdi. Yani evin misafir odası, yüz akı. Ama şimdilerde evin ardiyesi gibi. Ruhsuz, karanlık, kaotik...