Sevgili okurlar, yeni bir haftadan hepinize merhabalar.
Peki… Artık maalesef çocuk olmayan biz büyükler… Hatırlar mıyız o günlerin heyecanını?
23 Nisan sabahlarının heyecanı, aslında bir gün öncesinden başlardı; okulların camlarına asılan bayraklarla, sınıflara özenle yerleştirilen rengârenk süslerle ve çocukların yüzlerine yansıyan tarifsiz coşkuyla… Her köşe bir hazırlık alanı, her çocuk bir temsilci gibiydi o gün.
Çünkü o gün sıradan bir gün değildi bizim için. Biz çocuktuk ve mutluyduk. Her şey sadece bizim içindi; bayraklar, süslemeler, şiirler, oyunlar… O gün kendimizi özel hissettiğimiz, gözlerin üzerimizde olduğu, gerçekten “bayram” gibi geçen bir gündü.
Bayram sabahı evden çıkarken yaşadığımız heyecan, okul bahçesindeki kutlamalarda yankılanan marşlarla birleşirdi. Şiir okuyan çocukların heyecanla titreyen sesleri, halk oyunu kıyafetleriyle sahnede bekleyen öğrencilerin gözlerindeki ışıltı ve ellerinde bayraklarla tören alanına yürüyen minik adımlar… Hepsi hafızamıza kazınmış değerli anılar artık. O yıllarda biz, o çocuklardık.
Ve elbette 23 Nisan, yalnızca bir çocuk bayramı değil; aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı, ulusal egemenliğin millet iradesiyle buluştuğu çok özel bir gün. Bu anlamlı günü çocuklara armağan eden Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca o günün çocuklarına değil, geleceğe umutla bakan tüm nesillere bir vizyon bıraktı. Geleceğin teminatı olan çocukları merkeze alarak, bir toplumun gücünün ancak sağlam temellerle yükseleceğini göstermişti.
Ancak bugün 23 Nisan’ı kutlarken, çocuklar arasında hâlâ eşit fırsatlara sahip olmayanların varlığını da unutmamak gerekir. Birçok çocuk bayram sabahına sıcacık bir evde, sevgiyle uyanırken; kimileri yoksulluğun, savaşın, eğitimsizliğin gölgesinde büyümeye çalışıyor. Gerçek bayram, tüm çocukların eşit haklarla, sevgiyle, sağlıkla ve eğitimle büyüdüğü bir dünya mümkün olduğunda tam manasıyla yaşanacak aslında.
Çocuklara hak ettikleri değeri vermek; onları dinlemek, korumak, seslerini duyurmak ve fırsat eşitliği sunmak hepimizin sorumluluğu. Atatürk’ün bu bayramı çocuklara armağan etmesi, yalnızca bir sevgi göstergesi değil; bir görev devriydi biz büyüklere…
Bugün 23 Nisan’ı kutlarken sadece çocuklara bir gün armağan edilmiş olmasını değil, o günün bizde bıraktığı izleri de hatırlamalıyız. Bu bayram, bize ait çocukluk duygularımızı; saf, temiz, coşkulu yanımızı hatırlatıyor. O yüzden belki de içimizde bir yerlerde hâlâ o heyecanla uyanan bir çocuk var.
Elbette bu değerli günü yaşatmanın yolu sadece hatırlamak değil; çocuklara daha güzel bir dünya bırakmaktan geçiyor. Ancak bazen, hatırlamak da geleceğe dair umudun başlangıç noktasıdır; çünkü unutmamak, değer vermenin ilk adımıdır.
Başta kıymetli çocuklarımız olmak üzere; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nızı gönülden kutluyorum.
Sağlıcakla kalın, haftaya görüşmek üzere…